Öyle adamlar vardır ki, haysiyet, şeref gibi kayıtlara aşina olmadıkları halde, gurur ve nahvetlerine dokunulur, acizleri yüzlerine çarpılırsa kendilerini kaybedecek kadar hiddetlenirler.
İnsan tamamen kendine yetmeli midir mutlu olmak ya da hayatını sürdürmek için? Kafası esince sahil kenarına gidip oturmalı mutlu olmak için başkalarından değil kendine küçük sürprizler yapıp kendini değerli hissettirmeli midir? Böyle yaptıkça insan kendini başkalarından soyutlamaya mı başlar? "Ben kendime yetebiliyorum zaten hayatımda olan insanlar beni kısıtlıyor ya da beklenti mi karşılamıyor." diyip kendini mi yalnızlaştırıyor insan.
Ya da tam tersi midir insan bazı şeyleri kendinde eksik mi bırakmalıdır, hayatında birileri olması için insanın eksik tarafları mı tamamlanmalıdır gerçek mutluluk öyle midir? bazı şeyleri kendi başına yapıp bazı özel şeyler içinde bir başkası mı beklenmelidir. O zaman da her insandan bir beklentisi olup karşılanmadığı zaman da üzülmeye mahküm mudur.
Ortasını kabul etsek bir tarafı eksiklerle dolu insanın başka biri tarafından tamamlanmayınca kendi kendine yetmeye başlaması mıdır her şeyin çözümü?
13.Sözünüzü ister gizleyin ister açığa vurun; unutmayın ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.
14. Yaratan bilmez olur mu? O, bütün inceliklerin farkındadır ve her şeyden haberdardır.
Belki zaman yaraları gerçek anlamda iyileştirmiyordu ama size bir çeşit silah veya yeni bir bakış açısı sunuyordu. Gözyaşı yerine tebessümle hatırlamak gibi
Toplum olarak, sessiz bir sözleşmeyle susma kararı alınmış, yaşananlar genç kuşaklara aktarılmamıştı. Bu iyi miydi kötü müydü bilemiyorum. Hiç kimseye düşman olmadan yetiştirilmiştik. Bu işin iyi tarafıydı ama bir de geçmişimiz konusundaki korkunç cehaletimiz vardı.