Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hale Çakır

Hale Çakır
@Halecakir
6 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
Bu dünyada bu kadar insanlık dışı acı ve dehşetin bulunduğu bir yer olduğu aklımın ucundan geçmezdi.
Reklam
Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi... ...Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum. Gerçek sevgiyi!
Sayfa 148Kitabı okudu
...yaşamdaki gerçek şeylerin, hatırladığım şeylerin, elimde evirip çevirdiğim şeylerin, evler, banka hesapları, ödüller veya terfiler olmadığını biliyorum. Hatırladığım şey sevgi -her şeye sevgi- bu tozlu yola, bu şafağa, nehir kenarındaki bir güne, kahvede rastladığım bir yabancıya duyduğum sevgi. Hatta kendime, ki kendini sevmek en güç şeylerden biridir, zira sevgi ve bencillik aynı şey değildir. Bencil olmak kolaydır. Kendimi olduğum gibi sevmek ise zor. Severseniz şaşırmamda bir tuhaflık yok.
Sayfa 175Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tanrı niye böyle kendini daima düzeltmesi gereken kusurlu bir dünya yaratmıştı? O hep Tanrı'nın değişmeyen tabiatına ve Tanrı'nın yaratısının somut gerçekliğine tutunmuştu. Ama şimdi başına buyruk bir Tanrı vardı karşısında, bir dünya yaratmıştı ama sırf ne hale gelecek acaba diye meraktan. İnsanı da aynı biçimde mi yaratmıştı acaba?
Sayfa 108Kitabı okudu
Babil Dark Molly'le niye evlenmedi? Ondan şüphe etti. Sevdiğin birinden asla şüphe etmemelisin. Ama gerçeği söylemiyor olabilirler. Bunu dert etme. Sen onlara gerçeği söylersin. Nasıl yani? Başka biri adına dürüst olamazsın çocuk ama kendi adına olabilirsin. O zaman ne demeliyim? Ne zaman? Birini sevdiğim zaman? Bunu ona söylemelisin.
Reklam
"Neden öldüler Pew?" "Umutlarını yitirdiler, çocuk. Amundsen onlardan önce davrandı, sıra geriye dönüşe geldiğinde içlerinde hiç mücadele duygusu kalmamıştı. Umudunu asla yitirmemelisin." "Hiç mi?" "Hiç."
Bu göğün altında her şey öyle göz okşuyordu ki! Birbirini kovalayan gölgelerin Spithead'deki gemilerin ve daha gerideki adanın üzerinde oynaşması, şimdi iyice yükselmiş olan ve keyifle dans ederek ahenkli seslerle surlara çarpan denizin durmadan değişen renkleri...
Sayfa 431Kitabı okudu
Doğamızın herhangi bir yetisinin diğerlerinden daha üstün olduğunu söyleyebilirsek bence bu, bellektir. Belleğimizin gücünde, zayıflıklarında, ayarsızlıklarında, zeka yetilerimizin hepsinden daha anlaşılmaz bir yan var. Bellek denen şey bazen öyle tutucu, öyle işe yarar, öylesine uysaldır. Bazen de o derece şaşkın ve zayıf! Başka zamanlarda da öylesine dik başlı ve yola gelmez! Gerçi biz insanlar her bakımdan bir mucize sayılırız ama anımsamak ve unutmak yeteneğimiz özellikle anlaşılmaz bir sır!
İnsanlar uygarlık sonucu daha çok kan dökücü olmadılarsa bile en azından daha kötü, daha iğrenç birer cana kıyıcı olmuşlardır. Eskiden yalnız hak uğruna kan dökülür, istendiği kadar insan gönül rahatlığıyla öldürülürdü. Oysa zamanımızda kan dökmeyi iğrenç bir davranış olarak nitelediğimiz halde yine de bu iğrenç işle uğraşmaktayız, hem de eskisinden daha çok. Bunun hangisinin daha iğrenç olduğuna varın kendiniz karar verin. Derler ki, Kleopatra halayıklarının göğüslerine altın iğneler batırmayı sever, onların çığlıklarından, kıvranmalarından zevk alırmış. Şimdi siz bana diyeceksiniz ki, bunlar tam barbarlık çağında geçmiş. Bugün bile barbarlık çağıdır, çünkü insanlar çağımızda bile birbirlerini iğneleyip duruyorlar; günümüzün insanları barbarlık çağına oranla daha açık görmeyi öğrenmiş olmakla birlikte henüz bilim ve mantığın buyurduğu biçimde davranmayı öğrenememişlerdir...
Gerçekten de böyleydi bu; işte burada kendi kendime şu yersiz soruyu sordum: "Acaba kolay elde edilmiş bir mutluluk mu, yoksa insanı yücelten bir acı mı daha iyidir? Evet, hangisi daha iyidir?"
Sayfa 141Kitabı okudu