Belki de hepsi aynıdır; delinin taşlanması, akıl hastasının kapatılması, duygusalın alaya alınması, konuşanın dinlenmemesi. Hepsi bir duvar bulur karşısında, kiminde hastane duvarı, kiminde sevdiklerinin duvar gibi duyguları. Duvarın bir tarafı duygusuz, bir tarafı çaresiz. Ve her çaresizlik hissi yeni duvarlar doğurur, en son parmaklıklı pencereler, uzun kollu gömlekler. Bir bakmışsınız katil, hırsız, arsız , duygusuz dışarıda sefada, siz içeride kilit altında. Aklınıza tek soru gelir: "Acaba kimi kimden korumak için bu duvarlar?".