Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Ömer

Hasan Ömer
@Hasanomer
Sıkı Okur
Şu ömür merdiveninde, herkesin derdi diğerine hikâye...
Öğenci
BUÜİF/BUÜSBE - D. Tarihi (YL)
Bursa
Demircik/Xanthi-Greece, 19 Kasım
147 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Ben sonsuza dek bu sahillerde yürüyorum, Kum ve köpükler arasında, yükselen sular ayak izlerimi silecek, Ve rüzgar köpüğü üfürecek, Ama sahil ve deniz kalacak orada, Sonsuza dek. "Bir kum tanesi bir çöldür ve her çöl bir kum zerresidir; o zaman hadi hepimiz sessiz kalalım yine." Kişi gecenin peşi sıra yürümeden gün doğumuna eremez.
Reklam
Geçen yıllar değişen düşüncelerinizden başka nedir ki? İlkbahar sinenizde bir uyanıştır, yaz verimliliğinizin bilinmesidir. Sonbahar benliğinizdeki çocuğa ninni söyleyen eski çağ değil midir? Kış, size sorarım diğer mevsimlerin düşleriyle uyunan büyük bir uykudan başka nedir?
Güneş büyüyen her şeye ışığı olan özlemi öğretir. Ama gece onları yıldızlara çıkarır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayat örtülü ve saklıdır. Tıpkı sizin yüksek benliğinizin örtülü ve saklı olduğu gibi. Ancak hayat konuştuğunda tüm rüzgarlar sözcük olur ve tekrar konuştuğunda dudaklarınızdaki gülümsemeler ve gözlerinizdeki yaşlar da sözcüklere dönüşür. O, şarkı söylediğinde sağırlar bile duyar ve alıkonulur ve yürüyerek geldiğinde görmeyenler bile onu seyreder ve hayrete düşerler, sonra onu şaşkınlık içinde takip ederler.
Hayat, derin, yüksekliği uzaktadır ve sadece sizin geniş görüşünüz onun yalnızca ayaklarına uzanabilse de o aslında yakındır ve sadece soluğunuzun soluğu onun kalbine erişebilse de, onun yüzünden gölgenizin gölgesi geçebilir ve en derinden gelen çığlığınızın yankısı onun göğsünde ilkbahar ve sonbahar olur.
Reklam
Hayat sessizliklerimizde şarkı söyler, uyuklarken rüya görür. Hatta biz yenik ve kendimizi düşük hissettiğimizde hayat tahta çıkmış ve yükselmiştir. Biz ağladığımızda, hayat güne gülümser ve biz zincirlerimizi sürüklerken o özgürdür. Çoğunlukla hayata acımasız isimler veririz, ancak sadece kendimiz acılı ve karanlıkta olduğumuz zamandır bu. Biz onu boş ve faydasız addederiz ama sadece ruhumuz viran yerlerde dolaşırken ve kalp kendini aşırı bilmekle sarhoşken.
Sonsuza dek şarkılar söyleyip sesimizi duyurduğumuz kıyıların arayışında olacağız. Ya kimsenin duymadığı ama kırılan dalga? O, derin üzüntümüzü besleyen içimizdeki duyulmayandır. Hatta aynı zamanda ruhumuzu biçim vermek için oyup, kendimizi şekillendiren de o duyulmayandır.
Rönesanstan itibaren, İnsanın Allah'a gerek duymayıp "kendi kendine yettiği" inancı, İngiliz oyun yazarı ve Şair Christopher Marlow (kristıfır mâlır)'ın Dr. Faustus adlı kitabında şu ifadelerle açıkça ilan edilir: İnsanoğlu! Güçlü beyninle Sen bir tanrı ol! Her bir şeyin sahibi ve efendisi ol!
Aslında Batı'nın gerçek dini, gizli bir Tanrıya imandır! O gizli Tanrı ise, ekonomik büyümedir! Dahası, Batı'nın taptığı bu gizli Tanrı, acımasız bir Tanrıdır, Çünkü sürekli olarak çok sayıda insanın kendisine kurban edilmesini ister!
Bir diğer temel görevimiz de, İslam adına ortaya atılan ve gerçekte çeşitli Müslüman ülkelerin kendilerine has örf, adet ve geleneklerinden başka bir şey olmayan görüş ve uygulamalarını asla İslâm olarak değerlendirip savunmamaktır.
Reklam
Hinduizm'in ve budizm'in aksine İslâm, dünyayı bir kötülük yeri olarak görmez; fertler için ebedi huzur ve kurtuluşun da dünyadan kopmaktan ibaret olduğunu düşünmez. İslâm, Hıristiyanlığın tersine, "Sezar'a ait olan ile Allah'a ait olanı" karşı karşıya getirmez; Manastır hayatını da tavsiye etmez.
İslam'ın dramalarından biri belki de, insanın sözü (müfessirlerin ve fakihlerin sözleri) ile Allah'ın sözü arasındaki her türlü sınırı ortadan kaldırma (her iki kelamı da aynı kefeye koyma) eğiliminin bin yıldan daha fazla süredir devam edip gelmesidir.
"Şeriat",bir kanunlar bütünü değil, bir hayat tarzıdır... harfiyen çıkarılmış bir anayasa veya ceza hukuku değildir. "Şeriat", Kur'an mesajının genel ruhuyla ortaya konan ebedi ve mutlak değerlerden kaynaklanan bir hayat tarzıdır.
Bakışlarımız geçmişe dönük oldukça, günümüze söyleyebilecek sözümüz olmaz! Kur'an'ı kendi gözlerimizle, şu anki dipdiri gözlerimizle okumamız gerekirken, Allah'ın emri de zaten bu iken, bizler Allah'ın o ebedi mesajını ölülerin gözleriyle okuyoruz.
Batı medeniyeti, tıpkı Roma medeniyeti gibi, çoktan geçmişin malı olmuştur. İslam'ın geleceği, batının geçmişinde aranamaz! Yüzyılımızın sorunlarına özgün, İslami çözümler getiremiyoruz! Acaba eski hukukçularımız, Mezhep imamları bu konuda ne demişler diye durmadan geçmişe müracaat ediyoruz!
501 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.