Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hazal Sevindik

Hazal Sevindik
@HazalHS
2 Nisan 1998
27 okur puanı
Ekim 2022 tarihinde katıldı
151 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Alejandro Zambra’yı çok seviyorum. Dilini, yazmadaki deneyselliğini, küçük bir kelimeden bir sürü anlam yaratma kabiliyetini, anlattıklarını, hissettirdiklerini, hepsini çok seviyorum. Her onu okududuğumda yaz sonu sonbahar başı pencerelerin hafif aralanmaya başladığı, üzerimizde tatlı bir esintinin olduğu ama aynı zamanda güzel şeylerin biteceğine dair yersiz bir kaygı taşıdığımız o zamanlara gidiyorum. Tekinsizlikle birlikte gelen bir dinginlik hissediyorum. Olmuş bitmiş bir olayın, davanın uzak bir tanıdığıymışım gibi hissediyorum kendimi. Bu kitabında da yazarımız Şili’nin ulusal sınav sistemi formatında yazdığı irili ufaklı öyküleri okuyoruz. Aslında öyküler soruların içinde saklı. Herkesin cevabı da kıssadan hissesi de kendine göre. Bunlar öyle öyküler ki bir anda kendimizi Şili’de buluveriyoruz ve Şili’nin sosyal, ekonomik, siyasi dertlerine, Şili’deki aile yapısına kafa yorarken buluyoruz kendimizi. Hep Şili dediğimden Şili’ye özel durumlardan bahsediliyor sanılmasın, Şili özelinde aslında evrensel olabilecek konuları oldukça nükteli bir yerden yazmış yazarımız. Yer yer kahkaha attığım bölümlerle beraber burnumun sızladığı öyküler de mevcut. Özetle yine Zambra’nın dilinden oldukça etkilendim. Böyle bir kurguda, yapıda kitabı ilk defa okudum ve bir sürü şey düşündüm yukarıda yazdığım hislerle birlikte. Ne bileyim işte, ben Alejandro Zambra’yı çok seviyorum.
Soru Kitapçığı
Soru KitapçığıAlejandro Zambra · Notos Kitap · 201889 okunma
Reklam
250 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Toplam dokuz öyküden oluşan vahşi insan panoraması.
Bu kitapta iyilere, merhamete, vicdana yer yok. Bu kitapta sadece ve sadece kötüler var. Bu kötülük bir seçim değil. Özden gelen bir kötülük. Kokuşmuşluk. İnsanın özünde beliren ama herkesin yüzeyine çıkmayan sadece “talihli” insanlarda bulunan ve bu sebeple hayatları alt üst olmuş insanların hikayelerini okuyoruz kitap boyunca. Yazar insandaki vahşiliğin kendini gösterebileceği birçok durum yaratmış ve olaylar bu durumlar üzerinden gelişiyor. Yine yazar bu öyküleri anlatırken arka plan, bir figüran olarak hep doğayı kullanmış. Her bir öyküde doğa kendine oldukça küçük ama önemli bir yer buluyor. Yazarın bunu özellikle yaptığını düşünüyorum. Her öyküye bayılmasam da genel olarak kitabı sevdiğim söylenebilir.
Her Şey Yanmış, Her Şey Yıkılmış
Her Şey Yanmış, Her Şey YıkılmışWells Tower · Holden · 202314 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İsmiyle insanı cezbeden ve hemen okuma isteği uyandıran bu kitabı yeni bitirdim ve taze taze kitapla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Kitabın içeriğinden bahsedecek olursam, kedilerin hayatı yaşama biçimleri, kedilerin doğası üzerinden insanların doğalarını, yaşam biçimlerini felsefe aracılığıyla inceleyen ve çeşitli felsefi akımları-stoacılık, kuşkuculuk gibi- anlatıp, yorumlayan bir kitap bu bahsettiğim. Yaşamın anlamı, mutluluk, insanın vahşi yönü, beklentiler üzerine oldukça düşündüren ve doyurucu bir anlatıma sahip. Yazar, özünde karmaşık olan akımları ve kavramları, oldukça akıcı ve anlaşılır bir şekilde yazmış. Hayatın anlamı olduğuna inanan ve onu bulmaya çalışan herkese önerimdir.
Kedi Felsefesi
Kedi FelsefesiJohn Gray · Domingo Yayınevi · 2022371 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
372 syf.
·
Puan vermedi
Aman Allahım ben ne okudum! Bu kitabın daha doğrusu bu üçlemenin etkisinden ne zaman çıkarım bilmiyorum ama rahatsız edici derecede muazzam bir şeydi okuduğum. Üçlemenin konusu defalarca yazılmış ben de tekrar etmeyeceğim. Kitapların üçünde de farklı bir kurgu, farklı bir dil ve her kitapta sırayla tek tek açılan başka evrenler, başka gerçekler, başka yalanlar… Göç, savaş, aidiyet, aile üzerinden zihnimizi bu kadar kandıran, her bir tahmini boşa çıkaran, bir önceki söylediğini yalanlayan ve bunu büyük bir ustalıkla yapan başka bir kitap okuduğumu sanmıyorum. Ayrıca yazar bunu yaparken bir de anlattığı şeylere o kadar mesafeli, o kadar soğukkanlı yaklaşıyor ki hem anlattığı şeyin sertliği, gerçek dışıcılığı vuruyor hem de yazarın bu kadar mesafesini koruyabilmiş olması vuruyor. Ayrıca medeni geçinen insanın içindeki vahşiliğin ortaya çıkmasının pamuk ipliğine bağlı olduğunu, bir dokunmayla insanın o karanlık yüzünün çıkabileceğinin çok canlı ve çarpıcı bir örneğini sunuyor yazar. Bu bölümler insanın midesini bulandırsa ve öfkelendirse bile gerçeklik payını vermeden geçemiyorsunuz. İnanılmaz etkileyici ve bir o kadar da sahici bir kitap. Herkes okumalı.
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü YalanAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20193,098 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
İnsanın en büyük arzusu görülmek ve duyulmak mıdır?
Romanda, Norveç’te yaşayan, eşini, iki yaşındaki çocuğunu ve bakanlıktaki prestijli işini başka bir kadın uğruna terk edip daha küçük bir şehirde o kadının aurası etrafında yaşayan ve yerel bir işte çalışan Bjorn Hansen’in hayatı anlatılmakta. Kitap boyunca sık sık Hansen’in iç gözlemlerini, başkalarına yönelttiği gözleri ve gözlemleri okuyoruz.
On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
On Birinci Roman, On Sekizinci KitapDag Solstad · Yapı Kredi Yayınları · 2022393 okunma
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bu muhteşem kitabı sadece çizgi romanların dünyasına girmeden temel bir fikrim olsun diye okumaya başladım ve okudukça beklentilerimi ne kadar düşük tuttuğumu fark ettim. Evet yazarın amacı da hor ve düşük seviye görülen çizgi romanın temel yapıtaşlarını ortaya koymakmış fakat kitap bundan çok daha fazlasını barındırıyor. Bunu okuyup bitirdikten sonra çevreme, sanata, resimlere bakışım oldukça değişti. Kitabın içeriğinde algılama, duyularımız, görünenle görünmeyen, zaman, beynin gizemli yapısı gibi konularda oldukça düşündürücü ve zihin açıcı bölümler mevcut. Herhangi bir sanat yapıtını görmek, eleştirel okuma yapmak, bir sanat ürünü ortaya koymak isteyen herkese ısrarla tavsiye edilir.
Çizgi Romanı Anlamak
Çizgi Romanı AnlamakScott McCloud · Sırtlan Kitap Yayınları · 2018177 okunma
103 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitap, Rilke’nin henüz kendini ve sanatını aradığı bir dönemde ona ulaşan bir hayranının, şair olma yolunda hevesle ilerleyen fakat bir rol modele ihtiyaç duyan bir gencin mektuplarına yanıt verdiği mektuplardan oluşuyor. Kitabın sayfa sayısına ve türüne bakıldığında oldukça kolay okunabilecek bir kitap gözüyle baktığımı itiraf etmeliyim fakat
Genç Bir Şaire Mektuplar
Genç Bir Şaire MektuplarRainer Maria Rilke · Cem Yayınevi · 2012941 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Dijital platforma dizi olarak uyarlandığını duymamla birlikte radarıma giren bu kitabı ancak okuyabildim. Bilindiği üzere kitap, bir şeylerden kaçmak zorunda kalan ve sürekli ülke, şehir değiştiren anne ve kızın hikayesini anlatıyor. Kitapta olayları iki taraflı okuyoruz. Genel olarak kızın ağzından ve gözünden okusak da olayları, anne ve kıza bir şekilde rastlamış insanların gözünden de okuyoruz. Ben genel olarak ortada olan bir şeyi, farklı gözlerin anlattığı kurguları severim ve bu kitapta da bunu sevdim fakat ne kız ne de görgü tanıkları yeni bir şey anlatmıyorlar bize. Aynı şeyleri tekrar tekrar dinliyormuşuz gibi hissettim ve açıkçası bazen bu tekrarlayıcı anlatımlar, kitapların anlatımını güçlendirse de bu kitapta da aynı durumun geçerli olduğunu söyleyemeyeceğim. Şöyle bir kuş bakışı bakarsak kitaba anne ve kızın arasındaki bağ çok tatlı ve güçlü görünse de annenin patolojik bir vaka olduğu bir gerçek. Anne karakterine öfkelenmekten kendimi alamadım -kitabın anlatıcısı kız, annesinden sürekli sevgiyle bahsetmesine rağmen- ve yazarın, bu kadar patolojik ve okuyucuyu öfkelendirebilecek bir karakteri başarıyla yansıtmış olmasını çok takdir ettim. Kitapta, anne ve kızın neyden ve neden kaçtıkları açıkça söylenmese bile kitap boyunca yayılarak okuyucuya sezdirilmesi istenmiş. Kitap bittiğinde, bütün detaylara hakim olmuyoruz fakat yazar, boşlukları doldurabileceğimiz ipuçlarını bize vermiş ve bazı şeyleri okuyucunun hayal gücüne bırakmış. Son olarak, kitabı tamamiyle sevdiğimi söyleyemesem de ilgilisine öneririm.
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?Perihan Mağden · Can Yayınları · 2007572 okunma
249 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Javier Marias ile ilk görüşte aşk yaşıyorum. Kitapta ismini, sayfaların sonuna yaklaştığında öğrendiğimiz bir adamın etrafında gelişen, daha önceden gelişmiş olayları okuyoruz. Bu kişi bir tercüman ve çevirmen. Tabi yazarın kronolojik bir yol izlediği düşünülmesin. Zamanda gelgitler yaşıyoruz kitap boyunca. Bir şu andayız, bir geçmişte. Aslında
Beyaz Kalp
Beyaz KalpJavier Marias · Yapı Kredi Yayınları · 2016540 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kısa ama oldukça etkili kitabımız çocuk haklarından dem vuran 1916 tarihli İrlanda Cumhuriyeti Bildirgesinden bir alıntıyla başlıyor. İlk sayfalarda İrlanda’nın bir kasabasında yaşayan ve varoluşsal sorgulamalar içinde bulunan odun ve kömür tüccarı bir adamın hayatını takip ederken tarihteki bir kara lekeye rastlıyoruz. Bu kara lekenin adı Magdalen Çamaşırhaneleri. 20. Yüzyılda İrlanda’da faaliyet gösteren bu çamaşırhanelerde, kilisenin öğretilerinin tersine çıkan, tabiri caizse “düşkün, sapkın” kadınlar, kimsesiz çocuklar çalıştırılmaktaydı. Hikayenin bir noktasında ana karakterimiz, tüccarımız Furlong bu çamaşırhanelerden birinde zorla tutulan bir çocukla karşılaşır ve vicdanı, travmaları, geçmişi ve varoluşuyla ilgili bir çıkmaza girer. Bu kadar büyük ve travmatik bir tarihi olayı, oldukça klişe bir hikayenin içine yedirmeyi yazarımız çok iyi kotarmış ve etkileyici bir yapıt ortaya koymuş. Konuyu uzatmadan ve saptırmadan olanca çarpıcılığıyla kurgunun içinde bir yere oturtmuş. Ben, daha önce hiç duymadığım ve tarihteki büyük utançlardan biri olan bu lekenin oldukça kısa bir kurgunun içinde anlatıldığı bu kitabı çok sevdim.
Böyle Küçük Şeyler
Böyle Küçük ŞeylerClaire Keegan · Jaguar Kitap · 01,303 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Şilili yazarın ilk okuduğum kitabı ve devamı gelmesini de çok istiyorum. Sonda söyleyeceğim şeyi şimdiden söyleyeyim: Ben kitabı çok sevdim. Uzun zamandır bir şeyler okumak için kafamı toparlayamadığım bir dönemde benim için su gibi aktı gitti. Kitabın yalınlığından oldukça etkilendim. Kitapta benim için ön plana çıkan temalar, nostalji ve hafıza oldu. Bununla beraber ülkenin o dönemki siyasi halini ve topluma olan etkisini küçük küçük anekdotlarla bize aktarıyor yazar. Ülkedeki diktatörlüğün insanların gündelik hayatına nasıl da sızdığını, toplumun birbiriyle olan ilişkisini nasıl etkileyebileceğini kısacık anlarda seziyoruz kitap boyunca. Bunların dışında yetişkinlerin hayatının, onların verdiği kararların çocuklar tarafından anlaşılamaması ama aynı zamanda çocukların hayatına da etkisinin ne kadar büyük olduğunu, bir çocuk zihni, bir yetişkin zihni üzerinden okuyoruz. Kitapta çok sık tekrarlayan bu vurgu benim için kitabın en önemli bölümlerini oluşturuyor. Özetle, yazarla tanışmak isteyen herkese bu kitabı öneririm :)
Eve Dönmenin Yolları
Eve Dönmenin YollarıAlejandro Zambra · Notos Kitap · 20211,586 okunma
·
Puan vermedi
Geçmişimizden -her ne kadar travmalar yaşamış olsak da- mutlu bir nostaljiden bahseder gibi bahseder, geleceğin ise bize güzel şeyler getirmesini dileriz. Geleceğimizin harikalarla dolu olacağından eminizdir. Yaşadığımız an ise muğlak, korkunç ve mutsuzluk dolu zamanlardır. Hep önümüze engeller çıkar. Bizi harekete geçmekten alıkoyacak engeller. İşte bu muhteşem kitap geçmiş ve gelecekle ilgili işlevsiz olan yukardaki düşüncelerimi fark ettirdi bana. Aslında geçmiş ve gelecek diye iki ayrı kavram olmadığını, bu ikisinin iç içe geçmiş olduğunu anladım. Dün dediğimiz, pozitif anlamda çarpıtılmış, dönüştürülmüş bir zaman dilimi. Bugünümüzü etkilediği için de iyi hatırlamak isteriz, kendimizi buna inandırırız fakat ruhumuzun onarılmayacak yaraları gün geçtikçe deşer bu gerçeği, ortaya çıkarır. Elimizdeki bu gerçek ve belleğimizin sinsi oyunuyla baş edebilmek için de türlü yollara saparız. Kitapta öyküsünü takip ettiğimiz Tobias, bana bunları hissettirdi, düşündürdü. Yazarın yalın bir dille böyle bir dilemmayı betimleyebilmesi takdire şayan doğrusu. Ayrıca böyle bir hikayeyle beraber göçmenlik, göç etmeyi de takip ediyoruz ve yazar bu durumu da arabeskleştirmeden, saptırmadan dosdoğru, ham bir şekilde anlatmış. Bu sebeple yazara ve kitaba hayranlık duydum. Kesinlikle herkese öneririm.
Dün
DünAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20191,228 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitaptan o kadar çok etkilendim ki bitirdikten hemen sonra kitap hakkında insanların neler düşündüğünü merak ettim, yorumlarını okudum ve hayal kırıklığına uğradım. Kitabın bu denli sevilmemesi beni çok şaşırttı. Zira ben oldukça beğendim. Müzikte de sinemada da kaybedenlerin, dibe vuranların, hor görülenlerin hikayesini dinlemeyi, izlemeyi sevdiğim için bu kitap da beni aynı yerden içine aldı. Kitap boyunca bir komedyenin -tabirini caizse hayatı boyunca itilip kakılmış bir komedyenin- gösterisinde hayatında onu derinden etkileyen bir gününü -iyileşmeyen travmasını- oldukça uzun bir biçimde anlatışını takip ediyoruz. Aslında bir çırpıda anlatılabilecek bir olayı bu kadar uzun, detaylı bir şekilde anlatması izleyicilerinin büyük bir kısmını -tıpkı kitabı okuyup beğenmeyenler gibi- çileden çıkartıyor ve bir noktada gösteriyi terk ediyorlar. Fakat komedyen hikayesinden vazgeçmiyor, belki de aradan geçen uzunca bir zaman diliminden sonra ancak bu şekilde iyileşebileceğini düşünüyordur. Gösterinin sonunda elinde kalan az sayıdaki sabırlı izleyicileri ve tabi okuyucuları ile birlikte bir katarsis anı yaşanıyor ve derin bir oh çekiyoruz. Kitabı oldukça sıkıcı ve tek düze bir halde anlattığımın farkındayım ama bendeki etkisi o kadar büyük oldu ki başka ne türlü anlatabilirim bilmiyorum. Belki de kitabı bu kadar çok sevmemin sebebi, yine bir bitik olan ve benim çok sevdiğim Bojack Horseman dizisinden tek planda çekilmiş monolog bir sahnesiyi izliyormuşum gibi bir his vermesinden dolayıdır. En dini görmüş insanların hikayesini dinlemeyi seven ve psikolojilerini anlamak isteyenlere iyi bir ruh halinde okumaları tavsiyemdir.
Bir At Bara Girmiş
Bir At Bara GirmişDavid Grossman · Siren Yayınları · 2018622 okunma