Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hazal Sevindik

Hazal Sevindik
@HazalHS
2 Nisan 1998
27 okur puanı
Ekim 2022 tarihinde katıldı
168 syf.
·
Puan vermedi
Postane Günlükleri
Postane GünlükleriVigdis Hjorth
6.7/10 · 341 okunma
Reklam
Başını eğerek madalyaya bakmaya devam etti. Büyümenin şoklarından olan o kasvetli hayal kırıklığı parçalarını hatırladım acı acı. Hak etmeyenleri şereflendiren bir dünyada yaşadığını anlamak, o şoklardan yalnızca biriydi. Değerler sarsılırdı, o ana dek güvendiğiniz her şey birdenbire çok zayıf gelirdi, sağlam olanın içi boşalırdı, altınlar pirince dönüşürdü, dürüstlük kaybolurdu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tıraş olurken arka planda radyo dinlemek gibi kötü bir alışkanlığım var. Kötü, çünkü sessizlik içinde tıraş olsam, rahat rahat düşünebileceğim. Fakat çağdaş yaşam böyle işte…
“Ne beklediğimizin önemi yok, mühim olan süreç.” dedim. “Bütün haz orada saklı. Diyelim ki karanlık bir mağarada bekliyoruz, tamamen dış dünyadan izole, tek bir ruh bile oradan geçmiyor. Bir taşa oturuyoruz, mağara bir ormanda, bizi kucağında sarmalayan doğal bir oyuğun içindeyiz. Buradan çıkmak, dışarı koşup diğer insanların arasına karışmak ve yaşamak için bir insana verilebilecek tüm özgürlüğe sahibiz. Ancak biz, bir geleceği bekleyerek uzak durmayı ve bu cansız taşın üzerinde kalmayı seçiyoruz.
Reklam
Bazen, yaşamış olduklarımı kendini yeniden üreten ve yinelenen dairesel bir yol gibi hayal ediyorum, bu daire sürekli onu bozmaya, sonsuzluğa doğru tekrarlayan döngüsünü geçersiz kılmaya uğraşan merkez açılar tarafından kesiliyor ancak ben yine de, doğru yolundan sapmaya cesaret edemeyen paranoyak bir akrobat gibi büyük bir güçle yaylarıma tutunup dengede duruyorum.
Çocukluğumdan beri görmediğim ülkem, burnumda tütüyordu. Kendim değil de bir gün tabutumun oraya dönecek olması fikri benim için acı vericiydi. Siyah, iç karartıcı tabutlar yan yana dizili. Babamın, annemin, benim ve kardeşlerimin tabutları. Sağken bir türlü dönemediğimiz vatana bir uçağın kargo bölümünde ancak ölüler olarak dönmek. Sonra hiç tanımadığım akrabaların eliyle tabuttan çıkarılan ölülerin yüzleri. Kavuran bir güneşin altında Avafi’nin batı yakasındaki, bırakın ağacı, tek bir otun bile bulunmadığı mezarlığa defin işlemi. Babamın aklından geçenlerin gerçekleşmemesini çok istedim. Ya hayat dolu Kahire’de gömülmeliydik, yahut uçağın kargo bölümünde ölüler olarak değil, vatana kavuşan insanlar olarak ülkemize dönmeliydik.
İnsanların tecrübe dediği şey müzmin bir hastalıktı. Ne öldürüyor, ne de bir türlü iyileşiyordu. Kimi zaman tahammül sınırlarını aşıyor olsa da elinden kurtulmak imkansızdı. Nereye gitse insanın peşinden geliyor, bir an boşluk bulunca insanı gafil avlıyordu. İnsanların yeni bir sayfa açmak dediği şey, kötü bir şakadan ibaretti.
128 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.