Yaşamımda okuduğum hiçbir kitap öylesine okunmadı. Bir kitapçıya gidip bu kitabı istiyorum diyemedim . Raflarda bana göz kırpanı seçtim ve alıp okudum. Madam Bovary başka bir kitap almak suretiyle gittiğim kitapçıda , aradığım kitabı alamadan (yoktu) kendisiyle çıktığım bir kitaptı. Hayatımda öyle bir dönemde göz kırptı ki bana , Flaubert '
Ne bileyim işte , önce sabah oluyor. Biraz ego , biraz kaos . Sonra da akşam ... Akşam oluyor , ardından tüm gerçekliği yüzüme vuran gece .
Ne kadar da sade .Tek kelimeyle . Gece .
" Alnına konsun bu öpüş
Ve,şimdi senden ayrılırken,
İtiraf edeyim ki
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama, umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düşün içinde bir düş.
Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
Haykırışları içinde duruyorum:
Ve altın kum taneleri tutuyorum avucumda
Ne kadar az! Ama nasıl da
Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlere
Ben ağlarken, ben ağlarken!
Ah Tanrım! Daha sıkı
Tutamaz mıyım onları?
Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan?
Bir düşün içinde bir düş mü
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz? "
Edgar Ellen Poe ...
şimdiki gençliğin şanssızlığı şu ki doğru bir ergenlikleri yok artık; erotik, politik, ahlaki ve benzeri yönden her şey birbirine girdi, boca edildi, tek bir kaba atıldı!