Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal- gınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya- kınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım?
"Burası Hz. Amine validemizin;'her başlayan biter, her yeni eskir, her güzel çirkinleşir, her yaşayan ölür.'dediği dünyadır.Her çiçek solar, her duvar kırılır, her kuşun kanadı çürür.Gâlip olan yalnızca Allah'tır."
İzdiham'dan
"işte ben
bütün bu gereksiz sebeplerden sıkılırken yaşamaktan
sabah kalkınca intihar etmeyi unutacak kadar dalgın
kötü yola düşen, şiire düştüğü için
ne cesaret eden
ne giden
kundaklanır jazz, ismini vermeyen seyirci
bahsedilen o trajik mevsim
bir aşkta elbette iki ceset olmaz"
Hepimizin ruhumuzda en az bir kaatil, bir kaç hırsız, bir sürü yalancı, iftiracı ve sayısız can, mal, ırz düşmanı var. Bunları hapsediyoruz. Yoksa kim adam öldürmez, çalmaz, iftira atmaz, ev bark yıkmaz.
ŞÜKÜR
Kıyamete kadar yıkılmaz çatı;
Kabir!
Ha doksan bir olmuş evlerin katı,
Ha bir!
Karanlık, deştikçe dipsiz karanlık...
Düşün!
Olanca gerçeği işte, bir ânlık
Düş'ün.
Tükür bu hayatın irin yüzüne!
Tükür!
Gam yeme, çıkmak var yolun düzüne;
Şükür!
-Sevdiğin biri var mı?
+Evet.
-Seni seviyor mu?
+Evet.
-Nereden biliyorsun?
+Her seferinde, kitaplarımı geri verirken içine çiçek koyuyor.
-O da insanlığı kurtarmak istiyor mu?
+Evet.
-Nereden biliyorsun?
+Altını çizdiği cümlelerden.
Ekmek ve Çiçek 🍃
Tren birkaç yolcuyu dışarı attı ve birkaç yeni yolcuyu yuttu. Sağda solda birkaç sinirli söz havada uçuştu. Lokomotif hareket ederken yeniden boğuk bir çığlık kopardı, peşinde kara bir yılan gibi vagonları sürükledi ve tünelin ağzından kayboldu.