Bu kitabı nasıl anlatmalı? Oğuz Atay'ın dediği gibi: kelimeler.. kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor. Dostoyevski kitabının bir bölümünde Heine'nin bir sözünü alıntılayarak; inandırıcı bir otobiyografi yazmanın hemen hemen imkansız olduğunu, insanın kendisi hakkında mutlaka birtakım yalanlar uydurduğu iddiasından bahsediyor. Sanki bu söze biraz da inat, insanın iç dünyasında kendisine dahi söylemeye cesaret edemediklerini itiraf etmekten geri kalmamış, kısaca insanı tanımlamıştır: duyguları, zekası,bencilliği, ahmaklığı, acımasızlığı, herzaman mantıklı şeyler yapmayacağını, bazen çıkarının aksine bilerek ve isteyerek davrandığını çok açık bir dille anlatmıştır. Kitabın sonunda herşeyi Liza ile birlikte kendine de itiraf etmesi, "Bırakmıyorlar... iyi... iyi olamıyorum." demesi, eminim az kişiyi paramparça etmeden bırakacak bir son ile bitiyor. Kitabı üç yayinevinden dört defa okudum. Birden fazla okunması gereken ve Franz kafka'nın sözünü ettiği; iyi bir kitap, okuyucunun kafasına bir balyoz gibi inmelidire en iyi örneklerden biridir.