Kişi, hayatındaki en önemli kişinin kendisi, en önemli tanıklığın da kendi tanıklığı olduğunu fark edemezse hiçbir zaman hayatla ilişkisini doğru kuramaz.
Kolay olmasa gerek, insanların bu kadar acımasız olduğu, iyilerden çok kötülerin sözünün geçtiği, gerçek ilişkilerin değil çıkar ilişkilerin revaçta olduğu, insanların imkan olarak görüldüğü bir dünyada böyle hassas bir insan olmak.
Ama özlediklerimiz, verdiğimiz sınavla kıyaslandığında daha ağır basıyordu… İnsanoğlu ne gariptir… Hasret derdi, taşıyamayacağı yükleri bile pamuktan hafif kılar özleyene…
Aşkın hakikatini,çıktığı minnet yolundan dönmemeye and içerek öğretti bize bu arkadaşınız…
Aşk ki susmaktır dermanı…
Sevdanın cesur yiğitlerinin sabırdır azığı…
Rıza ateşinin elbisesi giyilmeden tahammül edilmezdi zaten şu upuzun sevgi yoluna…”
Boyun eğmekle kabullenmek arasında hayati öneme sahip bir fark var: Boyun eğmek mücadele etmeden her şeye razı gelme haliyken,aktif kabullenme elinden geleni yaptıktan sonra artık yapacak bir şey yok deyip cesaretle kabullenmektir.
Bugün geldiğin noktada bazı şeyleri yanlış yaptın, buna hiç mi hakkın yok?
Hep en iyisini mi yapmak zorundasın?
Daha önce gösterdiğin o kadar çabanın hiç mi hatırı yok?
Hata yapsan bile arkanda durabilecek, heveslerine olumlu yaklaşan insanlar varsa çevrende, hevesin her daim canlı kalıyor ve hayata daha bir zevkle tutunuyorsun.