Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

lumipinya

Sabitlenmiş gönderi
Neşeli bir havayla en hüzünlü şeylerden söz ediyordu, aynı şekilde çok üzgün bir yüzle birbirinden komik şeyler anlatıyordu. Kitaplara sığındı; sanırım en son darbeyi vuran da kitaplar olacak.
Sayfa 22 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
57 günde okudu
Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
Göçüp Gidenler KoleksiyoncusuŞermin Yaşar
8.6/10 · 9bin okunma
Dediler ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar; her gün biri söner. Kırkıncı gün hepsi söner, biri bekler. O tek mum ebediyen yanar, acını o tek mum tutar. Ben buna inandım. Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içimdeki cılız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır, ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim. Geçtiğimiz kırk gün, bugünü bekledim. Sabah uyandım, kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden. Gecesini bekledim ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı. Yalanınız batsın dedim. İçimde tek bir mum kalacaktı hani; peki ne, bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?
Sayfa 166 - Doğan KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sarıldılar, sarıldılar ve "Her şeyin ilacı zaman, tek ihtiyacın zaman" dediler. Durup durup kolumdaki saate baktım, senin aldığın saate. Yolculukta ana babasını bunaltan çocuklar gibi sordum, "Daha gelmedik mi?" diye. Yüzüme boş boş baktılar. Yani dedim, daha yalın sorayım: "Bu zamanla geçer dediğiniz zaman, takribi ne zaman ey insanlar?"
Sayfa 165 - Doğan KitapKitabı okudu
Yalnızlık da bir işkence türü olarak kayıtlara geçsin, tecrübe ettim.
Sayfa 164 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Geçtiğimiz kırk gün içinde sana bir gün, bana her gün mezar kazdılar. Üstüne tahtalar koydular, kürek kürek toprak attılar. Dikildim ve izledim. Genel dualarda iyiydim, adının geçtiği dualarda enseme balyozlar indi, devrildim. Geçtiğimiz kırk gün, kırk kez öldüm, kırk kez dirildim. Hiçbir ölümümü ciddiye almadılar, yanımdan geçip gitti seni mezara koyanlar. "Affedersiniz ama beni de gömemez misiniz?" diyen bakışlarıma bir cevap bulamadılar.
Sayfa 163 - Doğan KitapKitabı okudu
Morg neden tek heceli bir kelime, o gün anladım. İki heceli olsa çıkmaz insanın ağzından. Bir kerede söylüyorsun, boğazına takılıyor, sonunu duymuyorsun.
Sayfa 163 - Doğan KitapKitabı okudu
"Son nefesimi senin dudaklarına bırakacağım" demiştin. Çocukluğuma mı geldi, saflığıma mı bilmem, inanmıştım. Oysa ben senin yanına geldiğimde, son nefesini üç saat önce vermiştin.
Sayfa 162 - Doğan KitapKitabı okudu
Cam buğulanıyordu. Artık camın buğusuna bile adını yazmıyordum.
Sayfa 159 - Doğan KitapKitabı okudu
Bedenlerimiz pencerenin önüne çakılı kalırken ruhumuz üşüyen elleriyle kartopu oynuyordu. Ben seni bilerek ıskalıyordum. Bilerek az öteye atıyordum. Kartopu yanından zarif bir kuş gibi geçip gidiyordu. Beceriksizliğime gülüyordun. Sen bilerek kartopunu göğsüme atıyor, beni yıkmaya çalışıyordun. Her vurduğunda gülüyordun. Ağzın muzaffer bir gülüşle açılırken, gözlerinden alt etmenin mutluluğu ışırken, yıkıldım. Sen gülerken yıkıldım... Son attığın kartopunun içine taş sakladığını bilmiyordum. "Ayrılmak istiyorum" cümlesi göğüs kafesimi delen bir kartopuydu, içine "Aşık oldum, anla beni" gibi bir cümle saklamışsın. İkisi bir arada olunca, dağ olsan yıkılıyorsun, biliyor musun?
Sayfa 159 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Sen sert adımlarla koşarcasına evden çıkıyordun. Ben yolumu bulana kadar senin bıraktığın ayak izlerine basıyordum.
Sayfa 158 - Doğan KitapKitabı okudu
Her geçen gün biraz daha kırılıyordum ve kalbimin çatırtıları geliyordu kulağıma. Senin de duyuyor olmanı ne çok isterdim.
Sayfa 158 - Doğan KitapKitabı okudu
İnsan tükenir. Doğduğu andan ölümüne kadar büyüyor, gelişiyor, yaşlanıyor gibi görünse de içten içe tükenir.
Sayfa 149 - Doğan KitapKitabı okudu
Zaten her yaptığın geliyor, belki de kulağım sana gidiyor, bilmiyorum.
Sayfa 135 - Doğan KitapKitabı okudu
Beni terk ettiğin gün, gelip yığıldığım yatağın etrafını küçük güneş toplarıyla doldurdum. Kollarımı şiş yapıp ilmek ilmek geçirdim her günü. Bir ters ördüm, bir düz. Bir günüm ters gitti, bir günüm düz. Çok git gel yaptım. Ama başardım. Yeni bir hayat ördüm kendime güneşin ipliğinden. Ortasına bir motif kondurdum alfabemin nefret ettiğim harflerinden. Düştüğüm kuyudan çıkarken basamak niyetine kullandığım bir H dokudum, yanına sana atfen bir İ kondurdum, çıktığım kuyuya seni gömdüğüm günü temsilen bir çelenk bıraktım C harfinden... Sonunda noktayı koydum. Her "Neden?" sorusuna verebilecek bir cevap işledim şimdi sana kocaman bir "Hiç" yazıyor yeni hayatımda.
Sayfa 134 - Doğan KitapKitabı okudu
Ben o iğneden yine de vazgeçmedim, paslı da olsa benimdir, dedim. Bir gün yokluğu geçirdim iğnemden, yokluğu işledim. Bir gün kavgayı, bir gün yalnızlığı, bir gün sevdayı, sonra ayrılığı, sonra hasreti işledim. İğnemin metal deliğinden acıyı geçirdim, dudaklarımın arasında ıslattım, gözümü kısıp kör bir delikten uzattım ipi, işinin ehli terziler gibi besmeleler çekip iki ucunu eşitledim. Ama sonunu düğümlemedim. Her nefes alışımda bir iğne battı kumaşın üzerine, her nefes verişimde bir iğne çıktı üzerinden. Acımı ince bir işçilikle, tek tek, nakış nakış, sabırla işledim. Kanayan güller mi bitmedi üzerinde, kurumuş çiçekler mi, solmuş menekşeler, dağılmış laleler, perişan bahçeler mi, hiç bilemedim. Gün gelip bitecek. İpek de olsa, çuval da olsa her kumaş bitiyor sonunda bir gün.
Sayfa 133 - Doğan KitapKitabı okudu
3.817 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.