Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
2020 gibi
2020 gibi
@Iameveryone
455 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
123 syf.
·
Puan vermedi
Adı Firdevs'ti. Kadındı, çocuktu, fahişeydi, orta okul diplomasına sahip bir bireydi.
Bu gercek hikayeyi okuyunca Firdevs nasil bir kadın, nasıl bu kadar güçlü, dirayetli dedim kendime. Ama o bunu sormadan yaşadı. Güçlü olacağım dedi ve hayatla ve erkeklerle hep savaştı. Hikayenin sonunda idam edilen Firdevs olmasına rağmen o kazandı.
Firdevs'in hikayesine indikçe biz kadınların gerçekliğine de indim. Firdevs her kadının bir fahişe olduğunu söylerdi. Hatta ona göre en düşük parayı evli olan kadınlar eşlerinden alırdı. Firdevs o kadar haklı ki...Bu dünyanın ve öteki dünyanın sahibi onlardı. Onların kuralları geçerli oluyor, onlara af getiriliyordu. Ama Firdevs bunu kabul etmedi ve gururla ayrıldı aramızdan. Gerçekliğimizi yüzümüze vurarak ayrıldı...
118 syf.
·
Puan vermedi
"Bir gün, insanlar benim bu öykümü okurlarsa nice masumiyet ve mutluluk dolu yıllardan sonra, bir cinayet ile başlayan ve bir idam ile son bulan korkunç yılın varlığına inanmak istemeyecektir; eksik bir yanı, eksik bir havası olacak." Kitaptan alıntılamış olduğum bu paragraf, kitabı ve okuyan kişinin duygularını en iyi yansıtan paragraf oldu diyebilirim. Sayfalar ilerledikçe mahkumla birlikte ben de umutlu bir bekleyiş içindeydim. Mahkum ha kurtuldu ha kurtulacak diye sayfaları cevirip durdum. Hatta idam edilmeden önce keşke kral olsaydım da idam edilmesini engelleseydim dedim kendi kendime.
Kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Mahkumla idam edildiğinizi hissedeceksiniz. (Bunun için ne kadar üzgün olsam da)
56 syf.
·
Puan vermedi
Yeni doğmuş bir bireyin yaşlı olarak dünyaya gelmesi hepimiz için çok tuhaf bir durum. Kahramanımız Benjamin yaşlı olarak dünyaya geldi. Yaşlı bireylerin hal ve hareketlerini, psikolojisini daha saatlik bir bebekken yaşadı. Gün geçtikçe gençleşen Benjamin yine aynı şekilde yaşının gerektirdiği özellikleri, ruh hallerini yaşadı (her ne kadar yaşını göstermemiş olsa da).
Gittikçe küçülen Benjamin artık bebek olma aşamasına gelmişti. Gerek fiziksel gerek bilişsel olarak tam anlamıyla bir bebek olmuştu. Hayata merhaba demesi gerekirken veda etti.
Benjaminin bu tuhaf hikayesi psikolojiye merakı olanlar için çok uygun bir kitap. Kısa bir öykü kitabı olmasına rağmen birçok anlam çıkarabileceğimiz üzerine yorum yapabileceğimiz bir kitap.
Okumanızı, Benjaminin bu hikayesine tanık olmanızı isterim.
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,4bin okunma
Okur Takip Önerileri
199 syf.
·
Puan vermedi
Merhabalarrr
Kitabı okumaya karar vermemin nedeni adının ilgimi çekmiş olmasıydı. Konusuna baktığımda ise " Gerek inanc gerek yaşam biçimi olarak Tanrıçaların hükmettiği dönemler, anaerkil toplumun bir zamanlar çok baskın olduğu dönemler ya da 4 büyük kitaptan alıntılar alınarak mitolojiyi, Tanrıçaları daha net bir şekilde argumanlarıyla anlatması" diyebilirim.
Size tavsiye ederim bu kitabı. Aynı zamanda yazarın kendi yorumlarını da katarak anlattığı(bazı yorumlarını ve kullandığı cümleleri, terimleri pek beğenmesem de) gerçekten çok zengin içerikli bir kitap. Öğrendiğim çok şey oldu ve verdiği öğrenme hazzı mükemmel bir duyguydu. Sizler de okursanız eminim yeri gelecek bazı olaylarda ya da argümanlarda şaşıracak yeri gelecek 'bu ne saçma bir topluluk' diyeceksiniz yeri gelecek (gerçekten) çok etkileneceksiniz. Bu hazzı yaşamanızı öneriyorum :)
112 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı okumaya baslayınca affalladım biraz. Çünkü; yazar kitapta ne anlatıyor, kitabin konusu ne bunları düşünerek kitabı okumaya devam ettim. Ama sayfaları gectikçe kitapla bir olduğumu fark ettim. Kitaptaki acıları ben de yaşadım. Yalnızlıklara ben de şahit oldum. Ben de üzüldüm...
Kitabı size tavsiye ederim. Anlatımı çok akicı. Yazar, iç dünyayı çok iyi betimlemiş. Kullandığı kelimeler özenle secilmiş. Kitabı okurken en az 10 kelime öğrendim. Faydalı bir kitap olduğunu da söyleyebilirim bu yüzden.
Kahramanımız başından geçenleri kendi ağzıyla anlatiyor. Duygularını çok güzel bir şekilde kelimelere döküyor. Süt kardeşiyle olan evliliği çerçevesinde gelişen bir kitap diyebilirim. Kahramanımızın, süt kardeşine, çocukluk arkadaşına, karısına, kendi deyimiyle Kahpe'sine olan aşkıyla karşılaşacaksınız. Yalnızca bir aşk hikayesinin olmadığının da altını çizmem gerekiyor. Umarım okursunuz deyip bitireyim :)
172 syf.
·
Puan vermedi
Şiddet eğilimli birini tedavi etmek mümkün mü?
Bu kitabin ana teması bana göre bu sorudur. Şiddetten haz alan bir birey 2 hafta süren bir deneyle ıslah edilmeye çalışılıyor. Nitekim basarili da olunuyor. Bu da şiddeti tedavi edebileceğimiz cevabini doguruyor. Alex şiddetten haz alırken, insanlara zorbalık yaparken çok mutluydu bir zamanlar. Ancak 2 haftalık bir deney nasıl olur da bir yerde bir şiddet gördü mü acı çekmesine neden olmuştu? Nasıl duyarlı bir birey haline gelmişti? Nasıl otomatik bir iyilik makinesine dönüşmüştü? Itaatlik kelimesi tam olarak Alex'in deneyden sonraki hayatı mıydı?
Alex'in başından geçenleri kendi ağzıyla anlatması bu soruları cevaplandirmaniza yardim edecektir.Kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Bazı yerlerde kendimize sorular sormamizi sağlayacaktır. Kitap kesinlikle sıkıcı değildir. Sık sık duyacağınız "ne olacak şimdi ha? " cümlesi ile Alex sizleri bekliyor.
59 syf.
·
Puan vermedi
Müzeyyen'e aşık bir adam. O adama ait olmayan bir Müzeyyen...
Adam, Müzeyyen için eve sığmayan, esyalarla konusan, onlarla dertleşen biridir. Öyle ki her şeyini onlarla konuşuyor. Yeri geldiğinde tartışır. Ama tek bi gerçek vardı o da Müzeyyen'in olmayışıydı.
Kitabı tavsiye ederim. Edebi yönü güçlü bir kitap bana göre. Bizim klasik ama özel halk hikayelerimiz olur ya kalbe dokunanlardan olan. Bu kitap da oyle bir his bıraktı bende. Adamın kendisiyle sürekli konuşup, ikileme düşmesi bu ikilemlerden birini seçmesi daha sonra "bana öyle geliyordur belki" demesine sizlerin de şahit olmasını isterim.
216 syf.
·
Puan vermedi
Bukowski o kadar çılgın ve yaratıcı ki bunu kitabından anlamanız uzun sürmeyecektir. Farklı bir düşünce tarzı var. Bu kitabı okurken çok çabuk mutlu olabilirsiniz. Aynı zamanda bir anda hüzünlenebilirsiniz. Kitap her konuyu ele almış. Kadınlardan, hayatından, böceklerden, sistemden, insanlardan, bir solucana iyi geceler öpücüğünden... her şeyi görmek mümkün. Bukowski, kitapta kadınları yeri geldiğinde yerin dibine sokmuş bunu her zerrede anlayacaksınız okursanız. Bazen ırkçı tabirler kullanmıştır kadınlara bazen de yüceltmiştir. Dediğim gibi ilginç ve çılgınca bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim. Zaman da kitap da su gibi akıp gidiyor.
64 syf.
·
Puan vermedi
Iki insan surekli suskunluklarına bürünerek birbirini nasil taniyabilirdi ki? Bu bir kaosa sürüklemekten başka bir şey değildi. Biri intihar ederken diğeri yine susar...
okumanızı tavsiye ederim. Insanı karamsarlığa iten bir kitap ama bana kazndirdigi bircok yonu de oldu tabi. Mesela sessizliğimizi koruyarak aslinda sadece kendimize zarar veriyoruz. Kendimizi durduruyoruz aslinda susasarak. Birilerini bizi susarak da taniyabileceklerine inaniyoruz ama yaniliyoruz.
134 syf.
·
Puan vermedi
Kim bir sabah uyandığında 4 ayaklı bir hamamböceği olmak ister ki?
Gregor Samsa böcek olmuştu. 4 duvar arasına sıkışıp kalmış, bakılmaya muhtaç, çaresiz bir böcek oluvermişti.
Aslına bakarsanız bunları hepimiz yaşıyoruz çoğu zaman. Tek farkımız 2 ayaklı olmamız. Hepimiz coğu kez Gregor Samsa'nın duygularına sahip olduk. Böcek olsaydık da değişen bir şey olmayacaktı.
Yazar olayları çok gerçekçi bir dille anlatmış. Okudukça böcekleşiyordum. Gerçekten de empati yeteneğini ayağa kaldıran bir klasik yapıt.
