Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İremia

311 syf.
·
Puan vermedi
Dokuz Kehanet
Dokuz KehanetJames Redfield
8.1/10 · 337 okunma
Reklam
Kadın Krakus’a doğru dönüp güzel beyaz dişlerini ortaya çıkaran bir gülümseyişle konuştu. “Pislikler çamaşırımdan çıkalı çok uzun zaman oldu ama senin kafandan çıkmadıkları belli."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Yerliler kendilerini etraflarındaki evrene ait hisseder. Kendilerini diğer elementlerin arasındaki bir element olarak görürler. Onlara göre bu evrenin bütün elementleri kalıcı bir şekilde birbirlerine bağlıdır. Böylece her yerli kendini diğer insanlarla, doğayla, dünyayla, evrenle derinden bağlı hisseder...Bu Bütün’den ayrılmaz. ”
Bu yerlilerin mutluluğu, dünyalarıyla, çevreleriyle kaynaşma kapasitelerine sıkı sıkıya bağlıdır. ”“Pekâlâ, tamam! Bütün bunlar gayet iyi de, biz ne yapacağız?” Sandro gözlerini yere çevirdi. “Bu bağları parçalamak, yerlileri tecrit etmek, onları birbirlerinden fiziksel olarak ayırmak gerek. Aile içinde bile ayrı olmalılar. Böylece birlikte olmanın mutluluğunu unuturlar. Her birinin dünyanın geri kalanından bağımsız olarak var olduğuna inanmaları gerek. Onları dünyanın üstünde ve dünyadan üstün olduklarına, hatta bu dünyayı köleleştirebileceklerine ve ona egemen olabileceklerine inandırmak gerek. Sonra da onlan bencil mutluluk yanılsamalarıyla cezbetmeli. Sonunda ise mutluluğun haricen kazanıldığına inandırılmalılar, tıpkı başkaları üzerinde, evren üzerinde, tanrılar üzerinde kazanılan bir zafer gibi... ”
Reklam
Herkese iyi akşamlar!”Bütün köy Ozalee’nin karşısında toplanmıştı. Krakus tahtadan bir tür sahne inşa ettirmiş ve Ozalee de üzerine çıkmıştı. Her zamanki gibi gün boyu toplanan kötü havadisleri saymaya başladı. Ormanda her gün yığınla güzel şey olup biterken Krakus’un bu olumsuz haberleri seçmesine şaşıyordu. Ama bu, Krakus’a göre, köylülerin merakını uyandırmak için riayet edilmesi gereken bir koşuldu. “Dinleyici kitleni korumak istiyorsan,” demişti, “onlara olumsuz duygular aşılamaya devam et, yoksa sıkılırlar ve bir süre sonra sana hayran kalacak kimse olmaz."
”Neredesin ?” diye sordu Elianta. Krakus kaşlarını çattı. “Burada. . . ”“Hayır, burada değilsin. ”Krakus bir an geri çekildi. “Sence neredeyim?”Elianta gözlerini ona dikti. “Kendi düşüncelerinde. ”Krakus gözlerini kaçırdı. “Düşüncelerinin uğultusu seni sağır etmiş, burada olup biteni işitemiyorsun. Seni kör ediyorlar, var olanı görmüyorsun...” “Neyi? Görecek ne var ki? İşitecek ne var? Haa?”Elianta sessizlik içinde bir an ona baktı. “Hayat, Roberto. Hayat.”
Ormanı tanımayanlar burada kaosun hâkim olduğunu sanır. İşaretleri ve yasaları bilmedikleri için. Aslında burada hayat olağanüstü bir şekilde örgütlüdür. Her bitki yerli yerinde durur. Bir arada kusursuz bir uyum sergiler. Ormanla bütünleşirsen bu büyülü dengeyi kendi içinde hissedersin. . .
Pascal şöyle demişti: “İnsan kendini tamamen fiziksel, entelektüel ya da duygusal, her türden meşguliyete adamaya ihtiyaç duyar çünkü kendini, yaşamını, varlığının amacını sorgulamaktan, ölümle ve cevabın katlanılmaz yokluğuyla karşı karşıya gelmekten ne pahasına olursa olsun kaçınmak ister. . . ” Mesleki görevlere kendini adamaktan zevk âlemine kendini bırakmaya dek her türlü eğlence biçiminden geçen insan, unutmak için, kendini unutmak için her şeyi yapıyordu. . . Bu lanet olası yerlilerin böyle dertleri yoktu. . . Kendilerini de içine alarak her şeyi aşan bir bütünün parçası olduklarını gördüklerinden, ruhlarının daima evrenin bir parçası olduğuna ikna olduklarından ölümü bile kabulleniyorlardı. Soğukkanlılıkları, kaygısızlıkları, hayata güvenleri bundan kaynaklanıyordu.
Reklam
İremia

İremia

, bir kitabı okumaya başladı
İremia

İremia

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Patates Şovalyeleri
Patates ŞovalyeleriGiovanni Guareschi
7.2/10 · 37 okunma
111 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.