İnsanı, varlıkların en yücesi haline getiren onun aklıdır. Akıl insanda güzelliklere karşı bir yakınlaşma duygusu uyandırır. Ve onu melekler alemine yükseltir.
Eğer unutma insana musibetleri unutturmasaydı, ondan hasret eksilmez, kini gitmez, gadapları, afetleri, felaketleri, faciaları hatırından çıkaramaz bu yüzden dünya zevklerinden mahrum kalırdı.
Cenab-ı Hak bir kimsenin organlarından birini alırsa, bilsin ki bu durum o insan ve diğerleri için bir terbiyedir, ikazdır. Allah'ın nimetlerini hatırlatmadır. Aynı zamanda musibete uğrayanın sabretmesiyle sevap kazanması içindir. Cenab-ı Hakk'ın şu rahmetine bak ki, verdiği de vermediği de bir nimet ve bir rahmettir.
Sen göklerde ve yerde bir tek zerreyi bile Allahû Zül Celalin hikmetsiz yarattığını mı zannediyorsun?
Hayır, hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır. Her şeyin bir hikmeti var, fakat Allah'tan başkası bu hikmetlerin hepsini kavrayamaz.
Cenab-ı Hakk, Hz Ademle, Hz Havvayı yarattığı zaman yüzlerini birbirine benzetmedi. Onlardan çoğalan insanlarda ne ana babalarına ne de birbirlerine yüzde yüz benzerler. Bu hal bu şekilde devam etmektedir.
Göklere bakmakta on fayda olduğu söylenmiştir
1 üzüntüleri ve kederleri azaltır
2 kalplerdeki vesveseleri azaltır
3 korku ve endişeyi yok eder
4 Cenab-ı Hakk'ı hatırlatır
5 kalbe, Allahû Teâlâ'nın büyüklüğünü yerleştirir
6 gönüllerde olan adi fikirleri kaldırır.