Hapishane denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:" Nazım da buradaymış getirin bakalım nasıl biridir." der.
Nazım'ı müdür odasına getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulmuş olan müfettiş Nasım'ı tepeden tırnağa süzer ve: "Demek Nazım sizsiniz!" der. Nazım'a oturacak bir yer göstermez. Kısa bir konuşmadan sonra Nazım'a "Gidebilirsiniz." der ve kapıyı gösterir.
Nazım tam kapıdan çıkacakken durur ve müfettişe; "Ömer Hayyam adını duydunuz mu?" diye sorar ve müfettiş hemen atılır: "Kim duymamıştır Hayyam'ı?"
Nasım, "Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdir?" diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür: "Görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsayamadınız. Yıllar sana dünya beni anımsayacak ama Adalet Bakanı'nı ve sizi kimse anımsamayacak." der ve çıkar.
Müfettiş yaptığı hatayı anlar ve Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur.
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım
Böyle havada aşık oldum:
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum.
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti
Beni bu güzel havalar mahvetti
Orhan Veli
Var mı beni içinizde tanıyan
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim
Kalmasa da şöhretimi duymayan
Kimliğimi tarif etmek zor benim
Bülbül benim lisanımla ötüştü
Bir gül için can evinden tutuştu
Yüreğine Toroslar’ dan çığ düştü