Bu dünyadan giderken en çok neye hayıflanacağım biliyor musunuz? O büyük şaheserleri okuyamadan gözlerimi kapayacağıma. Peygamberleri, Buda’yı,Kant’ı, Shakespeare’i, Dante’yi, Fuzuli’yi ve Dostoyevski’nin bütün romanlarını okumak isterdim. Ömür o kadar kısa ki." -Halil İnalcık.
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; akıl çağıydı, akılsızlık çağıydı; inanç çağıydı, inançsızlık çağıydı; aydınlığın mevsimiydi, karanlığın mevsimiydi; umudun baharıydı, umutsuzluğun kışıydı; her şeyimiz vardı, hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan öteki tarafı boyluyorduk. Kısacası, o günün kimi yaygaracı otoriteleri, şimdikine çok yakın bir dönemi, iyi veya kötü fark etmeden mümkün olan en uç seviyelerde kıyaslamakta ısrar ediyorlardı.
Edmond Dantes iyi çocuktu ama fena bir kusuru vardı. İnsanlara fazla güveniyordu. Sırf seviyor diye onları tanıdığını zannediyordu. Eğer geri dönüp söyleyebilseydim söylerdim.
“Edmond derdim her ihanet sevgi ile başlar.” :)
"Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. Neyi özlediğini, kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum.
Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor. Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için, bir aptal gibi görünme riskini göze alıp almayacağını bilmek istiyorum.
Ay´ının