Bir solukta okumakla okumayı uzatmak arasında bıraktı beni.
Dedikodu vakti hanııııımmm.
Efendim, ilk kez bir kitabı kendime saklamak istedim, kimse bilmesin sadece ben okumuş olayım istedim, sarıp sarmalayip " Kiymetlimiiisss" diyerek gezmek istedim. Bitmesin diye verdiğim onca çaba da nafile kalınca dedikodusunu yapmak farz oldu. Aslında yeni bir kitap değil "Naj" . 1999'da Can tarafından, 2004'te İş Bankası tarafından basılmış. 2015'te Dedalus tekrar basmış. Ben bunca zaman nasıl mahrum kalmisim bu kitaptan... Bilip de söylemeyen eşimin dostumun gözlerini oyasim var.
"Naj" ne demek? Bu soru yazara çok sorulmuş. Bir anlamı olmadığını, aniden uydurduğu bir isim olduğunu söylese de romantik okur durur mu yapistirmis senaryoyu: "Naj" kelimesini almis, evirmis çevirmiş "Jan" şekline sokmuş. Sonra da demiş ki "Jan Kürtçede sızı demek." :) "Naj" öyküsünü okuyunca açıkçası Hakan Senocak'a değil, romantik okura inaniyorsunuz.
"Bu kitaptaki bütün hayaller gerçektir.
Benzerlikler rastlantı değildir." diye lafa başlayan yazar birbirinden güzel, birbirinden farklı, saran, sarmalayan, yaralayan, acimayan 8 öyküyle devam ediyor.
Az kelime, kısa cümleler, net anlatimlarla şaşırtıcı bir lirizm sağlanmış. Öykü yazmanin en zor noktalari, yazarın kaleminde dünyanın en kolay isiymis gibi gorunuyor. Okuyucular tarafından en fazla sevilen öyküler "Naj, Küçük Kırmızı Pembe Kadin, Mavi" olmus. Ayrım yapmakta zorlansam da ben oyunu "Yasal Elma" dan yana kullanıyorum.
Aralık 2015
