kitap tek kelimeyle müthiş bir şey. Kitabın içeriğini sanırım kitapta yer alan bu alıntı;
“Bir kurbağayı, kaynar suyun içine attığınız zaman, kurbağa hemen sıçrayıp oradan kaçar. Ama onu, tencerenin içine koyup, suyu yavaş yavaş kaynatırsanız, kurbağa hareketsiz kalır ve sonunda haşlanır. Biz kölelere yapılan da tam olarak budur.
Şu anda dünya kölelerinin durumu, tencerenin içinde
suyu ısıtılan kurbağanınki gibidir. Öyle ki su kaynamak üzere ve kimse farkında değil. Bu, derin bir ölüm uykusunu akla getiriyor. Tarihin en büyük ekonomik krizi yaklaşıyor ve insanlar birikimlerini kaybetmek üzereler.” müthiş özetlemiş.
okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.
iyi okumalar. :/
kitabın giriş bölümünden yaklaşık gelişme kısmına kadar anlatılmak istenen hikayeyi kafamda canlandırabiliyordum ama kitabı okudukça, şahsen kafamda kurduğum tablo karışık bir hal almaya başladı. Yani demek istediğim bir romanın içinde farklı hikayeler içselleştirilerek kaleme alınmış. Açıkçası bana karışık ve ağır geldi diyebilirim. Fakat
Ben bir okuyucu olarak şöyle de düşünüyorum; okuyucu bu kitabı yani kaleme alınanları dikkat odaklı okuduğunda kafasında güzel bir şablon oluşacağını düşünüyorum...
okuduğumda orta kısımlardan itibaren anlatılanı anlayamama rağmen kendimi kitabı bitirmek gibi bir zorunlulukla buldum. :)
İlerki zamanda tekrar bu kitabı okuyup, hikayesini, anlatılanları anlamak için tekrar okuyacağımı düşünüyorum.
iyi okumalar. :/
muhteşem anlatımı ile okuyucu kendine çeken Stefan Zweig; bu kitabında 3 kısa öyküyü konu alarak, müthiş bir şekilde betimleyerek okuyucuya aktarmış. her üç öyküyüde birbirinden daha güzel ve şahane bir şekilde kaleme almış. Ek olarak akıcı ve okuyucuyu içine çeken kitabın biçim ve üslubu okuyucunun kitabı daha fazla okumasına heveslendiriyor.
Bir otobüs yolculuğunda veya boş bulunduğunuz bir vakitte okuyup bir çırpıda bitirebileceğiniz bir kitap.
iyi okumalar. :/
öncelikle; okuduğum kitaplar arasında en çok etkileyen kitabın bu kitap(bir kürt sevdim) olduğunu kesinlikle belirtmek isterim. Kitabın konusu, anlatışı, üslubu ve okuyucuyu kendine çekme tarzı mükemmeldi. Kitabın konusuna gelecek olursak gülşahın, şahine. şahinin, gülşaha olan sevgisi o kadar müthiş bir şeyki inanın kelimeler yetmez anlatmaya. daha sonrasına gelecek olursak; gülşahın, şahinden haber almadan 11 aylık süreci kendi başına mücadele oluşu ve bir yandan da hep şahini bekleyip ve düşünmesi daha sonrasında can ile evlenmesine rağmen kalbindeki insanın Şahin olması. Duygusal anlamda vallahi bu iki kişin birbirlerine olan sevgisinde inanılmaz etkilendim ve çok beğendim. (özellikle en sonda Şahin ile Gülşah bütün gerçekleri birbirine anlatması ve vedalaşmasında…)
Bu iki aşığın (Şahin ile gülşah) hikayesinin kötü sonla bitmesi beni biraz üzdü. Keşke daha güzel bitseydi diye umuyordum ama maalesef kötü bitti..
Kesinlikle herkesin okuması gereken bir aşk kitabı olduğunu düşünüyorum. Müthiş kaleme alınmış bir kitap ben şahsen etkilendim, çok beğendim.
Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar. :/
Feribe’nin hayatındaki aşk ve maceralarını konu alarak başlayan bir hikaye… Feribenin yaşamındaki aşkı, çalıştığı bankadan ve çalışanlar tarafından iftiralara maruz kalması ve evli olmasına rağmen başkasına karşı olan aşkını unutması için ‘mim’ adındaki unutma merkezinin unutmak adına çeşitli yollar denemesi ve en önemlisi; eşi Vedat ve filizin Feribeye karşı iyimser tavırları gibi dağınık bir labirentin taşlarının zaman ile yerine oturmasıyla çok güzel yazılan bir hikaye. Kesinlikle çok beğendiğim kitaplardan bir tanesi oldu. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar. :/
Şiirlerindeki, dili ve anlatımını çok beğendiğim Şükrü erbaş; ilk başta,
bütün şiirleri 2. şiir kitabını okumuştum. Şiirlerinde kullandığı dili temiz ve sade anlatımını baya güzel buldum.
Kısmet olursa 3. Şiir kitabınıda okumayı düşünüyorum. okumanızı tavsiye ederim…
iyi okumalar. :/
Yanlış aynalara yöneldik görünmek için Göstermek için bir şeyleri unutmak için Olmayan bir şeyleri olan bir şeyleri.
En zayıf yanımızda bulvar tuzakları Öyle bir süsledik ki bedenlerimizi -Evlerimizi, eksiklerimizi-
Bakarak birbirimize saklı öykünmelerle Giysiler takılar boyalar içinde Kayboldu yüreklerimiz
Ve bir ince düşünce..
Eve Dönmenin Yolları; Zambra'yla tanışma kitabı oldu çok güzel bir anlatımı, üslubu var bazen biriyle tanışırsınız saatlerce oturup sohbet edersiniz ve masadan kalmak istemezsiniz ya tam bunu hissettirdi. "Bir keresinde kayboldum" cümlesiyle başlıyor bence çok etkileyici.
İyi okumalar. :/
"Bir keresinde kayboldum. Altı ya da yedi yaşındaydım. Aklım başka yere gitmişti, birden annemle babamı kaybettim. Korktum
ama sonra yolumu buldum ve eve onlardan önce vardım. Ama bence o akşamüstü asıl onlar kaybolmuştu. Çünkü ben eve dönmeyi biliyordum ama onlar bilmiyordu."
Çince kaleme alınan bu müthiş eser; ailesinin zenginliğini ve servetini yiyip, kumarda kaybeden fugui’yi ve ailesini konu alarak servet ve zenginliklerini kaybettikten sonra başlarına gelen olaylar dile getiriliyor. Başlarına gelen; açlık, zorluk ve sefalet içerisinde mücadele ederek. İlk başta oğlunu (youqing), daha sonra kızını (Fengxia) sonrasında eşi, damadı ve torununu kaybederek, hayatın bütün olumsuzluklarına karşı ailesi ile mücadelelerini ve ailesinin bir bir eksilmesine rağmen hayata tutunma zorluğu ile beraber yaşanan olayları mükemmel bir şekilde aktarılıyor.
Kesinlikle açık ve anlaşılır bir dile yazılmış bir kitap.
çok çok güzel bir roman. Müthiş kaleme alınmış.
İyi okumalar. :/
kitabı çok güzel, müthiş buldum.
som horn kaleme aldığı bu çok güzel kitap mükemmel tavsiyelerle, kendinizi geliştirebileceğiniz, sorgulayacağınız, empati kurabileceğiniz ve iletişim ile ilgili nerde ne yapılması, ne söylenmesi gibi konuları ele alarak yazılmış çok güzel bir kitap.
ben şahsen çoğu kesitinde kendimi sorguladım; örneğin bir tartışmada karşımdaki bireye karşı Karşılıklı kurduğumuz iletişimde nerde ne söylenmesi , ne yapılması gibi niteliklerde kendimi nasıl ifade etmem gerektiğini, nasıl davranmam gerektiği, ilelişimi nerde sonlandırılması gerektiğini vs. gibi niteliklerde kendimi sorgulama şansım oldu.
kitap mükemmeldi. okunması gereken kitaplardan.
iyi okumalar. :/
“Sevgiyle beceri birlikte olduğu zaman bir şaheser bekleyebilirsiniz”
oruç aruoba’nın diğeri iki kitabı olan; ‘uzak ve de ki işte’ adlı kitablarına göre, bu kitapta karışık bir dil kullanıldığını düşünüyorum. diğer kitablarını okurken çok beğenmiştim, ama bu kitabı bana biraz karmaşık geldi her nedense.
pek fazla beğenmedim açıkçası. ona rağmen kitabı sona kadar okudum. iyi okumalar. :/
öncelikle şunu belirtmek isterim kitap, anlaşılır bir dille yazılmış muhteşemmm bir kitap.
kitap üç bölümden oluşuyor: ölüm,yaşam ve felsefe.
yaşam bölümünü okumaya başladığınız ân kesinlikle çoğu cümlesinde, satırında kendinizi sorgulayacağınızı düşünüyorum. çünkü yaşamı, olumlu ve olumsuz yönleri ile dile getirerek çok güzel bir şekilde nitelendirmiş.
Felsefe bölümünde ise felsefenin ne olduğunun, felsefenin hayatımızdaki yerini, yaşantımızdaki her şeyin olumlu-olumsuz bir şekilde felsefeye dönüştüğünü belirtiyor.
Kesinlikle kitabı çok güzel buldum okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar. :/
açıkçası ilk başlarda kitap bana güzel geldi de sonlara doğru sıkıcı gelmeye başladı.
kitap sosyalizmin etkileşimleri ile başlayıp makineleşmenin insan üzerindeki olumlu ve olumsuz yönlerini ve dahası sanatın işlevselliğini belirterek ilerliyor. İyi okumalar. :/
“İnsan özgür doğar oysa her yerinden zincir vurulmuştur.”
kitabı şahsen güzel buldum. birkaç farklı hikayeyi ele almış olsa da sonuç olarak iyiliği ve nerde ne yapılması gereken etkenlerin olumlu yönünü ortaya koyuyor. Ek olarak da Tolstoy gibi yazarın muhteşem bir kalem ve üslubu olduğunu düşünüyorum. İyi okumalar. :/
Eğer bir kişi Tanrı’yı seviyorum deyip kardeşinden nefret ediyorsa, o yalancıdır. Gözüyle gördüğü kardeşini sevmeyen, hiç görmediği Tanrı’yı nasıl se- vebilir?
Mükemmel ötesi bir felsefe kitabı.
bireyin hayata bakış açısının nasıl olması gerektiğini, kendine karşı nasıl olmalı gibi etkenleri konu alan ve ek olarak da yaşadığımız ‘anın’ önemini belirten bir felsefe kitabı.
Çok daha uzun olmasını isterdim fakat bu kadarıyla da yetindiğimiz ifade edebilirim. iyi okumalar :/
“Yaşadığımız hayat bir pazarı anımsatıyor. Sürü- ler satılmak için önümüzden geçiyor. Ve bunları alacak büyük bir kalabalık onları takip ediyor. Ama az da olsa bir grup insan sadece pazara bakmaya geliyor. Nasıl ku- rulmuş, neler oluyor? Amacı nedir, sahibi kimdir? Ve işte pazara benzeyen bu hayatta da bazıları sadece bir şeyler alıp satmaya geliyor. Araziler, mallar, mülklerle ilgilenen kim varsa bilsin ki bunlar hep maddedir. Ama bazıları da hayat denen pazarı anlamak için geliyor. Böyle bir pazarın yöneticisinin, kurucusunun olmaması mümkün müdür? Bu kadar büyük, bu kadar ahenkli bir yerin hiç- bir amacı yok mudur?”
bu kitap ilk sayfalarında size sıkıcı gelebilir ama kafkanın, babasına karşı içinde biriktirdiği hislerini, duygularını ve babası arasındaki ilişkilerini yüzüne karşı değilde hepsini bu kitaba güzel ve sade bir dille kaleme dökerek belirtmiş.
Hatta okuduğunuzda bazı yerlerin de kendinizde bulabileceğiniz bir kitap. İyi okumalar :/
Mükemmel… okunması çok güzel bir şiir kitabı okumanızı tavsiye ederim iyi okumalar. :/
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
açıkçası kitap; içeriği bakımından tam beklediğim şekilde değildi. fakat birkaç yerini okuduğumda kendimi sorguladığım, kendimi bulduğum ve kafaya takmama sanatı ile ilgili kendimde bulduğum birkaç nitelendirme oldu. ondan ziyade karışık bir dille kaleme alındığını düşünüyorum. iyi okumalar :/
Mark Manson
Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz seçimlere bağlıdır.
Öpmezdi, koklardı, dedem beni
İçine çekerdi, temiz hava gibi.
Ziyan olmayan emek, derdi bizlere
Emek neydi?
- ek olarak çok sade bir dille yazılmış. İyi okumalar :/
Günler öylece kendi kendine geçsin diye
Bir camın arkasında durdum
Bana dokunmasın hiçbir şey
Hiçbir şey yarama merhem olmasm İyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye Bir camın arkasında durup
Akan hayata ve zamana baktım.
gayet anlaşılır ve çok güzel dile getirilen bu kitap; birey ve toplum, ana-baba çocuk ilişkisi, insanlardan korkmak, öfke ve düşmanlık, değersiz dugusu ve yalnızlık gibi etkenleri açıklayıcı ve anlaşılır bir üslupla aktarılmış ve dahası bireyin hayatta karşılaştığı durumların neden-sonuç ilişkisini benimseyerek yazılıdığını düşünüyorum. Hatta çoğu satırını okuduğunuz anda kendinizi bulabileceğiniz mükemmel bir kitap.
ben çook beğendim okumanızı tavsiye ederim. iyi okumalar.
Herkesin içinde üç-beş yalnız besliyor
Herkesin gözü başkasının yalnızlığında
Şimdi herkesin ortasında
Şimdi bir insanın ortasında
çat çat çat çarpışan üç-beş yalnız
Üç-beş yaralısı var herkesin hayatında
Ve yalnızca bir cümlesi:
Biz çok yalnızdık!
Ve galiba yalnızlığın bol gelmesinden
içimizdeki bu kalabalık
Öyle korktuk ki yalnızlığımızdan
Kimseye bırakamadık!