Bildiğim bir şey varsa, gökyüzündeki bir kuşu köşeye sıkıştıramazsın.
Bildiğim bir şey varsa, balığın etini yiyip kılçığını göle salamazsın.
Bildiğim bir şey varsa, güneş ile çölün arasına giremezsin.
Servet soygundur. Tahrip etmek, kreatif bir işlemdir. Paylaşmak propagandadır. Delilik özgünlüktür. Dünya fanidir. Sistem, ölümcül riyakarlığını zorbalığıyla örtbas eder. Yumurtadan çıkan, yumurta çıkarır. Geceleyin, lunaparklar da yarasalarındır.
Kader hem zamana ve mekana yayılan; hem de bizzat bizim ruhumuza, nefsimize, zihnimize, gönlümüze, vicdanımıza, bilincimize yani varlığımızı teşkil eden yoğunluk bölgesine odaklanan gerilimin adıydı.
“Bazen durduk yerde bir olayın bütün yaşamımı değiştireceğine inanırdım. En çok da bu mecburi eve dönüşler sırasında, tam kapıda yakalardı bu duygu. Gözlerim dalar, çocuksu bir umutla bir şeylerin olmasını beklemeye başlardım.”
Onu kendi bedenimin sıcaklığıyla ısıtmak, ona sıcaklığımı vermek ve ölümün soğukluğunu ondan almak için kendi ruhumu onun vücuduna üfleyebileceğimi umarak giysilerimi çıkardım.
Yaşamda, aynı ağızda beliren ağrılı yaralara benzer şekilde ruhu yalnızlık girdabında kemiren ve yavaş yavaş yok eden yaralar vardır. Çoğunlukla bu akıl almaz ıstıraplar; az görülür, garip ve can sıkıcı tesadüflere yüklendiğinden, olup bitenler hakkında başkalarına herhangi bir şey anlatmak da imkansızdır.
Oysa büyük, çok büyük üzüntüler yaşandığında, ilk güçlü sarsıntılardan sonra insan hep uyumak ister. Ölüme mahkûm olanların son gece çok derin uyudukları söylenir. Zaten insanın doğası gereği de öyle olmalı, yoksa dayanacak gücü kalmaz...
Umduğun inceliğe inmiyorsa söz,
Çekil suskunluğun tüneklerine;
Ucuz etme anlamı…
Böyle zamanlarda insan
Çokluk yalnız kalmalı…
Sevgisiz seslerle çevren çiğ,
Uysan uzaklaşırsın kendi özünden,
Dirensen günün karanlık…
Bu yüzdendir gecelerin güzelliği,
Geceler aydınlık
Al getir kendi derinliklerine,
Ufuksuz sularda duran gemini…
Getir ki sabaha çok var…
Hem bakarsın gecelerin koynundan
Bir ‘bilen‘ çıkar…
Notlarımın başında bilincin bence insan için en büyük şanssızlık olduğunu söylemiş olsam da, insanın onu sevdiğini, hiçbir zevke değişmeyeceğini de biliyorum.