Biz geliştikçe karanlık kaybolmaz; içimizdeki karanlığı fark etme konusunda daha becerikli hale geliyoruz ve bu karanlığı daha çok kabulleniyoruz, bu da onu bütünleştirmemize ve ona zarar verme gücü vermemize olanak tanıyor. Karanlığa direnmek onun gücünü artırır. Mesela kötü bir düşüncem var. Kötü düşüncelere sahip olmaktan hoşlanmıyorum çünkü bunlar kendime inandığım kişiye ters düşüyor. Eğer düşünceden kaçınırsam ya da o yokmuş gibi davranmaya çalışırsam (ki egom bunu yapmayı çok ister) ona enerji veririm.
Daha sonra bilinçdışıma giriyor ve başkalarına yönelik projeksiyonları ve/veya kendim hakkındaki yargıları körüklüyor; motivasyonumu ve güvenimi zayıflatabilir veya depresyona neden olabilir. Bu düşünceyi fark edip kabul edersem, bunun insan deneyimimin bir parçası olduğunu fark edersem ve kendimi yine de sevebilirsem, o zaman düşüncenin olumsuz gücü azalır; esasen nötralize olur. Bu tür düşünceler ortadan kalkmayacak. Ve eğer onları yargılarsanız ya da suçlarını başkalarına yüklerseniz, onlara zararlı olma gücünü vermiş olursunuz. Bunun yerine, bu düşüncelerin insan deneyiminin bir parçası olduğunu ve gelmeye devam
edeceğini anlarsanız, onları bulutlar gibi izleyebilir, onlara sevgi gönderebilir ve zarar vermemelerini isteyebilirsiniz. Bu onların hem bireysel hem de kolektif düzeyde bütünleşmelerini sağlar.
Herkesin içinde gizli bir dünyası vardır. Herkesi kastediyorum. Dünyadaki tüm insanlar, yani herkes, dışarıdan ne kadar sıkıcı ve sıkıcı olurlarsa olsunlar. İçlerinde hepsinin hayal edilemeyecek, muhteşem, harika, aptal, harika dünyaları var... Sadece tek bir dünya değil. Yüzlercesi. Belki binlercesi.
Jing bizim fiziksel ve cinsel enerjimizdir ve alt karnımızda bulunur. Qi duygusal enerjimizdir ve kalp merkezimizde bulunur. Shen bizim ruhsal enerjimizdir ve kafamızda bulunur.
❤ Biz birlikte güzeliz
Bir düşle sevgiyle gelmişiz
Günleri dolduran o sonsuz bekleyişlere
Bir aşkla çoğalıp gelmişiz
Yeniden, yeniden merhaba diyebilmeye