Bu kitabın arkasında şöyle bir tanıtım yazısı var.
"Kendi zamanında söylemiş olduğu bir 'özdeyiş' yüzyıllar sonra,...günümüzde geçerliliğini koruyabilmekte..."
Bu tanıtım yazısına göre kitabın içerisinde özdeyiş olarak nitelendirilen şeylerin doğru ve geçerli olduğu çıkar ama kitabın içerisindeki cümlelerden kimileri sadece kadınları kötü göstermek üzerine. Örenğin;
"Tek başına düşünen kadın kötü düşünür"
"Kadının gözyaşı kötülüğün baharatıdır" gibi.
Bunun dışında kitabın kendi çağıyla günümüz dünyasına hiç de uyuşmayan sözler var kitapta. Özdeyiş olarak nitelendirilen şeylerin birçoğu bir kitabı oluşturacak ve gelecek nesillere aktarılacak cinsten şeyler değiller. Kendi zamanında kalması gereken sözler.
Ben bu cümleleri farklı yorumladım
Tek başına düşünen kadın kötülüğü düşünür derken
Birlik olmanın beraber olmanın sosyal dayanışma içinde olmanın ve fikirleri doğru çerçevede sunmanın gerekli olduğunu vurguladığını hissettim.
Kadının gözyaşı kötülüğün baharatıdır. Demesi de bana şu anda Filistin’i hatırlattı. Kadınları üzmek kötülüğe tat katmaktan başka bir şey değil.
H. Ferventis he evet kendimi de hatırlattı😅 ama şu anda en fazla kişinin zarar gördüğü yer orası olduğu için öncelikle orayı örnek verdim. Medya kullanımına göre manipüle de ediyor uyandırıyor da. Özellikle de zamanımızı çalıyor ve bizi yakın çevremizden uzaklaştırabiliyor ama doğru kullandığımızda da çözümler bulmada bize bir ışık da oluyor gösterdiği örneklerle gülümsememizi de sağlıyor… Uyanık olmamız dileklerimle..
Çözümleme
Anlatmak istiyorum. Ara sıra, bazen sık sık.
Dilim: yazı, müzik, resim, çıkardığım sesim.
Şükürler olsun ki uyandım,
Duyabiliyorken, görebiliyorken, dokunabiliyor,
Tanıyabiliyor ve sevebiliyorken
Tamamen sessizliğe gömülmek bir hata.
"Her günkü dünyamızın nimetleri, üstün insanlar müstesna, insan için bir kâğıt lezzetindedir ve fevkalâdeliklerini yitirmişlerdir gözümüzde. Eşya da öyle, evren de öyle."
Öncelikle kitabı içeriğini bilmeden yazarının kalemine güvenerek okumaya başladım ve tam da Ramazan'a yaklaştığımız bu günlere denk gelmesi manevi olarak çok iyi geldi bana.
Sezai Karakoç'un ramazanla, oruç tutmakla, Ramazan ayındaki o farklı atmosferle ilgili olarak dergilerde yazdığı yazıların birleştirilmiş halinden oluşuyor kitap.
Çok farklı pencerelerden, hiç düşünmediğim açılardan yaklaşmıştı Ramazan ayına bu yüzden yapılan ibadetin anlamını benimsemek adına okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.