Romanın anlatıcısı Fikret. Üniversitede tarih hocası. Fikret'in eşi Nilgün ise sosyolog. Fikret Amerika'da Wisconsin'de oldukları yıllardan anlatmaya başlıyor. Üç farklı dönem var romanda anlatılan. Fikret'in üniversite yılları, Amerika'daki doktora yılları (Nilgün'le beraber), Amerika'dan dönüş, İstanbul yılları.
Fikret, kafasının içinde bir ileri bir geri gidip gelerek anlatıyor her şeyi.
Fikret, artık şiir yazmayan bir şair. Kitabın adı olan "Uyku Krallığı" da Fikret'in roman boyunca bahsettiği şiirinin adı. Üniversite yıllarında arkadaşlarıyla "Eşik" adında bir edebiyat dergisi çıkarıyorlar ya da çıkarmaya çalışıyorlar. Fikret, o yıllardan beri şiir yazmıyor aslında ama kafasında o hep bir şair.
İstanbul'da yaşadıklarını anlatırken arka planda hep bir eylem hareketliliği var. Anlatılan olaylar bana "Gezi" yi çağrıştırdı. Bunun dışında üniversitelerde de öğrenci hareketleri var. Fikret'in gönlü onlardan yana olsa da çok içinde olamıyor bu hareketlerin. Bu olaylarla ilgili anlattığı duygular pek çok insanla ortaklık taşıyordur eminim. Bunların dışında İran Devrimi'nden de bahsediyor.
Yazarın akıcı bir anlatımı var. Yoğun bir kitap olmasına rağmen sıkıcı değil. Bireysellikten toplumsallığa her şeyi içeren dolu bir roman.
Adalet, 29 yaşındadır. Rahatsızlığının, ne olduğu söylenmiyor ama öleceğini söylüyor doktor. Adalet, yeni bir mevsim göremeden öleceğini düşünüyor. "Suçluluk illeti, işlediğim suçlardan çok daha fazla zorlaştırdı hayatımı. Çünkü suç saklansa da , suçluluk kalır. Yastığn üzerinde uykusuzluk lekesi, kalpte kimliği meçhul, ağrı, kursakta
Bahse girerim yaratıcının kullandığı dil dişi olsaydı hiçbir sorun olmazdı. Bu kadar erkek tavırlı bir söylem çatışmaya çanak tutuyor. Keşke Tanrı dişi olsaydı.
İnan, kaderin gösterdiği çizgiden yürümeyi kabul etmemişti. Bazı insanlar kaderini takip eder, bazı insanları da kader takip ederdi. o, kaderinin önünde gidenlerdendi. Ne kadar giderdi bu muammaydı lakin o, kaderin emrettiklerine itaat etmiyordu. O, benim gibi kaderini heybesinde taşımıyordu. (311. sy)
Dünyadan uzaklaşmadan bildiğimiz dünyada her şeyin bu kadar değişmesi şaşırtıcıydı. İnsan bir tek insan yemiyor günümüzde ama kitapta bu da oluyor. Sebebi ne olursa olsun korkunç bir şey. Müthiş bir ahlaki çöküntüye tanık oluyoruz. Sınırlar aşılmış çoktan. Arkadaşınızın yemeği olabilirsiniz bazı olaylar sonucunda. Tabii et yemeyi de sorguluyor insan.
Dünyadaki her şeyi yese de yine doymaz insan.