Suat Derviş'in yazdığı ilk toplumsal gerçekçi roman. Roman 1937'de Tan gazetesinde tefrika edilmiş. Romanı yazdığı dönemde yine 1937'de Suat Derviş, Sovyetler Birliği'ne gazeteci olarak gittiği için romanı Kemal Tahir tamamlamış. Sanırım bu yüzden olaylar biraz hızlı sonuçlandırılmış.
Romandaki olaylar bir işçi mahallesinde ve bir dokuma fabrikası çevresinde gelişiyor. Nazlı 18-20 yaşlarında 16 yaşından beri günde 13-14 saat fabrikada çalışan genç bir kız. Babası ve annesi işsiz. Yatalak bir de kız kardeşi var. Babası her hafta Nazlı'nın haftalığını elinden alıp içmeye gidiyor. Aç, sersefil bir hayat sürüyorlar. Mahalledeki ve fabrikadaki diğer insanların durumları da benzer. İşçilerin hiçbir güvencesi yok. Fabrikada geçirdiği kaza sonucu bacağı kesilen bir işçiye tazminatı verilmiyor. Hakları için imza toplayan işçiler işten atılıyor. Nazlı bu hayattan kurtulmak istiyor. Bu yüzden evden kaçıyor.
Edebiyatımızda işçileri anlatan ilk roman olması açısından önemli bir eser. Kadın işçileri anlatması bakımından da bir ilk olduğunu belirtmek gerekir. Bu konuda genellikle Orhan Kemal'in Grev adlı romanı ilk işçi romanı olarak söylenir ancak Grev 1947'de yayımlanmıştır.
İzlanda edebiyatına ait okuduğum ilk roman. 2016'da İzlanda Edebiyat Ödülü'nü kazanmış. Kitaba başlarken pek ümitli değildim ama kitap beni çok şaşırttı. Aslında abartılı bir durumu yok. Yazar çok nasıl desem sessiz, nazik, naif bir şekilde savaşı ve etkilerini anlatmış.
Romanın kahramanı Jonas Ebeneser. Kendisi çok becerikli bir