Dorian Gray genç ve çok yakışıklı bir adamdır. Bir gün ressam Basil onun bir portresini yapar. Dorian portrenin çizildiği gün Lord Henry ile tanışır. Henry' nin fikirlerinden etkilenen Dorian kendisi yerine portredeki resminin yaşlanmasını ister. Ve bu dileği kabul olur. Fakat bu dileğinin kabul olmasıyla Dorian değişmeye başlar. İçindeki bencillik ve kibir ortaya çıkmaya başlar. Sevdiği kızın ölümüne sebep olur, Basili öldürür. Bütün bunlar yaşanırken portrede ki yüzü çirkinleşir. Aslında portre kendi iç dünyasının bir yansımasına dönüşmüştür. Buna katlanamaz ve portreyi yok etmek ister. Önce portreyi bir odaya kapatır. Arada gidip bakar ve her baktığında portedeki yüz daha da çirkinleşir. En sonunda portreyi yok etmek ister. Eline Basili öldürdüğü bıçağı alır ve portreye saplar. Fakat aslında portre sandığı kendisidir. Portrede ki yüz hiç değişmemiştir. Hala o genç ve yakışıklı delikanlı vardır portrede. Bıçağı sapladığı çirkin yüz ise kendisidir.
Kitapta herkes kendinden bir şeyler bulabilir. İnsana dair bütün duyguları içeren bir kitap mutluluk, kibir, bencillik, aşk, haz...
Genel olarak kitap Dorian karakteri üzerinden gitsede Dorian dışında iki karaktere de duygular atfedilerek işlenmiş. Akıcı ve güzel bir kitaptı. Bölümleri okurken bir sonraki bölümde ne olacağını tahmin edemiyorsunuz. Bu da kitaba daha çok bağlıyor ve merak duygusunu diri tutuyor. Sadece kitabın sonunda Dorian'ın içsel çatışmalarının verildiği kısımı okurken sıkıldım. Ama kitabın tam olarak anlaşılması için dikkatli okunması gereken bölümler.
Genel olarak güzel bir kitap okuduğumdan beri bir çok insana önerdiğim bir kitap oldu.