Umut dedikleri lanet
Son nefeste dahi tükenmek bilmeyen
Bir tutunma çabası hayata
Her zerresiyle
Oysa her çabası yeni bir yara
Bedende
Tükenmek bilmeyen
her zerrede...
Kalbimi inandırmak dahi yeniden
Yeniden parçalamak onu ellerimle
Elleriyle...
İnsan
İnanmayı bırakmalı bence
Her beden, Her söz, Her göz.
Yalandan ibaret neticede
Nilgün Marmara'nın "Hayatın neresinden dönülse kardır." sözünde takılı kalıyorum bazen. İnsan parça parça ruhunu kirletiyor sanki bu cehennemde. İçinde sana dair ne kaldı diye düşünüp sonra delirmemek adına kapıları kapatıyor benliğine ruhum. Susuyor, bekliyor, izliyor sadece haleti ruhiyesini dünyanın ve dahi insanların. Gölge misali dolanan bedenleri avluda. Kimi tükenmiş mum misali, son ışıklarını sergiliyor ruhunun; kimi arsız dev misali, büyük bir karanlığa boğuyor herkesi. Kimi yorgun, kimi tutsak, kimi...
Nedir bu buhran?
Nedir bu çıkılmazlar ordusu?
Ardı ardına dizili
Hatalar silsilesi misali
Varlığım bu dünya karmaşasında
Yok etmeye and içmiş kendini
Bir çekimlik sigara misali
Son demlerini bekliyor ömrünün
Huzura dair katre aranmaz
Oysa matemi dahi gizlemiş kendini
Kimse görmez yahut duymaz haykırışlarını
Biçare kalmış bedenin
Tükenmişlikler noktasında zamanın
Asılı kalmış bir bekleyiş...
Yorgunluklar dizili ardı ardına
Adına hayat dedikleri biçarenin
İntiharları dahi çıkmaza çizilmiş
Gidecek yol, dönecek yer kalmamış
İntiharın eşiğinde beden.
Mazisi yapışmış yakasına bırakmaz
Bir uzatsa ellerini gökyüzüne
Bıraksa kendini belki
O zaman kavuşur huzur dediği yere.