Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Martali Matyas

Martali Matyas
@MMatyas
Türk Milliyetçisi - Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Ona senün adıni koymişem beg, senün gibi has adam ossun deyi.
Sayfa 255 - Remzi
Reklam
Evet, bu köprü, bir umuttu...
Sayfa 184 - Remzi
Büyük şehirde yaşarken, kendi ve karısı gibi kentsoylular için çok önemli olduğunu sandığı kavramlar, istekler, öncelikler, Doğu'nun bu köşesindeki insanların sorunlarının yanında, çocukça şımarıklıklara, anlamsız kaprislere dönüşmüştü. İçleri boşalmış, hiçbir önemi kalmamıştı.
Sayfa 184 - Remzi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kaymakamlıkta ilk göreviydi. Dal gibi ince bir genç adam... "Bıyık bırak, oğlum" diye nasihat etmişti bir emekli hükümet doktoru, "seni böyle tüysüz görürlerse, adam yerine koymazlar. Mutlaka görev yerine gitmeden önce bıyık bırak."
Sayfa 74 - Remzi
Ulaşamadığın yer sana ait değildir Hoş Ali.
Sayfa 63 - Remzi
Reklam
Bu dileğim tutarsa, bulutsuz gecelerde gün ışıyana kadar oturup kayan yıldız beklemek, işimiz olsun!
Sayfa 58 - Remzi
Bugün üç beş karış toprakta varlıktan vururken dem; Yarın toprak kesilmiş varlığından fışkırır matem!
Sayfa 92 - Toker
Fetöcü Snowball
İlkbaharın ilk günleriydi; ansızın duyulan bir haber ortalığı birbirine kattı: Snowball hava karardıktan sonra gizlice çiftliğe geliyordu! Hayvanlar öylesine tedirgin olmuşlardı ki, geceleri gözlerine uyku girmiyordu. Söylenenlere bakılırsa, Snowball her gece karanlıktan yararlanarak çiftliğe giriyor, yapmadığı uğursuzluk kalmıyordu. Tahılları çalıyor, süt kovalarını deviriyor, yumurtaları kırıyor, fidelikleri çiğneyip eziyor, meyve ağaçlarının kabuklarını kemiriyordu. Artık çiftlikte bir iş ters gitmeyegörsün, suç hemen Snowball'a yükleniyordu. Bir cam kırılsa ya da bir oluk tıkansa, Snowball'un gece gene çiftliğe geldiği, bu işi mutlaka onun yaptığı söyleniyordu. Bir gün ambarın anahtarı kaybolunca, bütün çiftlik Snowball'un anahtarı kuyuya attığı söylentisine inandı.
Sayfa 86 - Can
Sözün kısası: Ölen öldü, kalan kaldı.
Sayfa 321 - Kubbealtı
Unutulanı dalmış olduğu nisyâna biz mi düşürdük, o derin uykuya, mukadder bir füturla kendisi mi isteyerek gömüldü... Bilemeyiz.
Sayfa 321 - Kubbealtı
Reklam
Unutmak şifasını bilelim ki vakti gelince hatırlamak safasını sürelim.
Sayfa 317 - Kubbealtı
Toprağından sökülüp ölüme fırlatılan nebat, ruhsuz ve perişan yatışında kendi kendini son bir mîzâna vurdu. Temizce gördü, anladı ki bu dünyâ merhamet meydanı değil, kuvvet meydanıdır. Yaşar mısın, ölür müsün dediler. Yaşarsan kendini göster, ölürsen sen bilirsin dediler. Kimseden kimseye medet yok, senin başın senin gayretine kalmış dediler. Bu devran çürükleri beslemez, verdiği özü geri çeker, bûsenin üstünden atlar, ilk gürbüzden gürbüze yol alır, kararını ver! diler.
Sayfa 304 - Kubbealtı
Seven insan birçok şeyleri unutuyor bir tek çehre uğruna. Sevmekten azat olan insan bir tek çehreyi unutuyor birçok şeyler uğruna.
Sayfa 304 - Kubbealtı
İtaat var, tâkat yok.
Sayfa 263 - Kubbealtı
İnsan, rüyâları ve hülyâları kadar yaşar. Yirmi seneye yirmi senenin kaldıramayacağı hayal tasvirlerini tıktıysa yıpranmış ve kocamış olur. İşte o zaman insan mâsumluğunu özler.
Sayfa 273 - Kubbealtı
546 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.