Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M. İlhan Ada

M. İlhan Ada
@M_Ilhan_ADA
Sıkı Okur
Vahşetin ortasında
Ne zaman yitirdim kendimi? Hatırlamıyorum. Hatırlamakta istemiyorum. Hatırlatmayın, istemiyorum.
Reklam
acizlik
Çektiğin her acıya karşı mükâfatla ödüllendireliceğini düşündüğün sürece acizsin.
Yakınlık
- Birini tanımak için sevişmek şart mı? - Ben, bir kadınla sevişmeden onun hakkında gerçek bir fikire varacağıma inanmıyorum. Geçmiş tecrübelerini düşün, anlayacaksın beni. Dikkat et ilişkilerin dinamiklerine. Genelde ilişkinin gidişatı o ilk birleşmeden sonra şekillenir. Çünkü birinin karşısında çırılçıplak olmak bir noktada ona teslim olmaktır ve teslim olmadan samimi olamaz insan. Kaç yıldır dostuz biz? - Yaklaşık yedi yıldır tanışıyoruz, ne alakası var konumuzla? - Koskoca yedi yıl, birini tanımak için yeterli bir zaman gibi geliyor ama bir yıldır birlikte olduğun sevgilini beni tanıdığından daha çok onu tanıdığını düşünüyorsun, neden? Çünkü onunla her gece soyunup, terliyorsunuz. Bendenlerinizi kaynaşıyor. Duygular bedenden bedene temasla geçer. Bu sözlerden daha gerçektir. - Sanırım doğru ama bu yeterli mi sence. Tanımak için sevişmek şartsa ben seni bu kadar tanısam yeter. - Git kadınını tanı zaten.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşk
Kalbime mi bakmak istiyorsun? Aç bak içine, nasırlardan göremezsin kalbimi! İstediğin kadar gözlerimi izle. Bir damla yaş göremezsin. Ne sanıyorsun? İçimde bi yerlerde ufacık bi iyilik taşıdığıma mı? Yanılıyorsun! Damarlarımda akan çamur her saniye kirletiyor zihnimi. Beni öldürürsen teşekkür ederim ama yaşatmak istersen... Ben seni öldürürüm!
Sonunda kendimi ikiye bölmüştüm. Beynimi bölmüştüm, kalbimi bölmüştüm. Bir yanında o vardı, diğer yanda tüm sevdiklerim bense onun yanındaydım. Kendimi dışarıdan izliyordum. Yaşa diye bağırıyordum kendime, orada kal, burada sana yer yok. Sen orada kal ve devam et hayatına. Çünkü geçmeye çalışırsan bu tarafa ikimiz de yok oluruz.
Reklam
Çünkü hiçbir kelebek Tek başına yaşamaz sevdasını, Severken hiç bir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Ataol Behramoğlu
6 Şubat depremi
Bugün çalışmıyorum. Babamla birlikte yaptığımız otele ara verdik. Malatya'dan İstanbul'a geleli henüz bir ay olmadı. Öğlen saatlerinde babamın sesiyle uyandım. - İlhan Malatya da deprem olmuş - Hııı - Haberleri aç - Hıhı Henüz kanımda dolaşan alkol beni terk etmemişti. Babamı duyuyor, olayın ciddiyetini kavrayamıyordum. Yorganı tüm gücümle ittim. İlk iş tuvalete gitmekti, bir buçuk litre işedim. Elimi yüzümü yıkayıp televizyonun karşısına geçtim. Herhangi bir kanal açıldı, alkol bir anda terk etti beni. Gördüklerime inanamıyorum, babam mutfakta art arda telefon konuşmaları yapıyor, spiker kadın gelişmeleri aktarmaya çalışıyordu. Ekrandan yansıyan dev enkazlar vahşetin derinliğini gösteriyordu. İki kişi vardı aklımda, biri kardeşim. Aradım. - Kurtulduk, iyiyiz. - Geliyorum. - Gelme. - Yoldayım. Onbeş saat sonra Malatya sınırları içindeyim. Kimse yok, sanki bombalanmış ve unutulmuş gibi. Fahri Kayahan bulvarına kadar yürüdüm. Trafik belirdi, insanlar belirdi. Kaosun ortasında hatırladığım adresi bulmaya çalışıyordum. Kardeşim şehirden çıkmıştı. Benim gittiğim başkasıydı. Son birkaç cadde kalmıştı ki, beklediğim mesaj geldi. "Biz kurtulduk." Burada işim bitti dedim, kendime. Geri dön.
Alie, bir insana verilmiş en büyük hediye belki. Piçlik, cinsellik gibi insana doğarken yerleşir, sonradan var olmaz. Sadece zamanı geldiğinde fark edersin onu. Zamanla ve tecrübeyle nasıl kullanacağını öğrenirsin. Bir keresinde sevgilim bana " sana ilgi gösteren her erkeğe çok değer veriyorsun, olmayan babanın yerine koyuyorsun onları" demişti. Haklıydı. Bu piçliği reddinin son çırpınışıydı.
Hepsi yaralar, sonuncusu öldürür!
Telefonu kapatıp yürümeye başladım. Ne müzik ne şehrin sesi var. Boşluk adım seslerimi yutarken sadece kanımın akışını ve beynimin içinde ölen hücrelerin sesini duyuyorum. Kafamı patlatmak için kaç kurşuna ihtiyacım olduğunu hesaplıyorum. Üç evet üç kurşun girmeli yakın mesafeden. Biri tam tepeden iki beyin lobunun ortasından geçip boğazımdan kaymalı, midemi delip taşşaklarımı patlatarak çıkmalı. Diğeri sağ şakağın biraz arkasından yol buyunca tüm kıvrımları delerek akıtmalı fikirlerimi, sonuncusu sol kulak deliğimden, sağ kulak deliğime bir yol çizmeli zarları patlatıp sağır etmeli beni. Böylece ölümün sesini duyamam. Adım seslerinin hızlandığını fark ettim. Vazgeçtim üç kurşunla ölmekten, daha çok kurşun gerekiyor. Yüzlerce. Binlerce kurşun bedenimi yeryüzünden silecek kadar çok kurşun.
Reklam
Çığlıklar içimde birikiyor.
Görmeseydim insanların beynini, gözlerine baktığımda bağırsaklarına kadar görmeseydim içlerinde ki pisliği, o zaman bu kadar kötü olmazdım bende. Belki?
İstanbul'dayım. İstiklal Caddesinin arkasında, Tarlabaşı bulvarından bir evden çıkıyorum. İlk gelen taksiye atlayıp mecidiyeköye sürmesini istiyorum. Ordan beylikdüzüne, fatihe, küçükçekmeceye, ve avcılara. Şehrin ritmini yakalamak için, sürekli hareket ediyorum.
Her neyse işte, özledim seni o kadar.