..öyleyse evreni muazzam bir organizma gibi hayal et... Bize gelince; bazı solucanlar, bitler ve maytlar gibi, bizlerden kıyaslanamaz şekilde daha küçük bazı organizmaların bakış açısından bizler de farklı dünyalarız. Onlar, gözle görülmesi daha da güç başkalarının dünyasıdır... Bir bitin senin vücudunu bir dünya zannetmesini, veya senin bir kulağından öteki kulağına seyahat eden bir bitin, arkadaşlarına dünyanın bir ucundan diğer ucuna veya bir kutuptan ötekine yolculuk ettiğini söylemesini inanılmaz mı buluyorsun? Ne olmuş yani; bu ufacık halk elbette senin saçlarını kendi ülkelerinin ormanları, senin ter dolu gözeneklerini pınarlar, senin sivilcelerini göller ve göletler, apselerini denizler, akan burnunu da sel zannediyordur. Saçlarını öne arkaya taradığın vakitse, onlar bunun okyanus gelgitlerinin alçalıp yükselmesi olduğunu düşünüyordur...
Tuhaftır, cimri büyük özen gösterir Asla keyfini süremeyeceği zenginlikleri elde etmek için;
Bundan daha az mı tuhaftır müsrifin servetini çarçur etmesi
Asla tadamayacağı şeyleri satın almak için?
Hayatta en büyük teselli budur. Kalpten gelen dürtülerle yapılmış ve iyi kurulmuş şiirsel müzelerde, sevdiğimiz eski eşyalarla karşılaştığımız için değil, Zaman kaybolduğu için teselli oluruz.
Büyükler rakamlara bayılırlar. Diyelim, yeni arkadaşınızdan söz ettiniz; asla işin özünü merak etmezler. Örneğin, "ses tonu nasıl? Hangi oyunları seviyor? Kelebek koleksiyonu var mı?" diye sormazlar asla. Onun yerine, "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?" derler. Onu ancak bu şekilde tanıyacaklarını sanırlar. Büyüklere, "Kırmızı tuğlalı bir ev gördüm. Pencerelerinden sardunyalar, çatısında güvercinler vardı..." derseniz eğer, bu evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara denilmesi gereken şudur: "Milyonluk bir ev gördüm." İşte o zaman, "Ah, ne kadar güzel!" derler size.
"En zoru budur. Kişinin kendi kendini yargılaması, başkalarını yargılamasından çok daha güçtür. Kendi kendini yargılamayı becerebiliyorsan, hakikaten bilge bir kişisin demektir."
"Herkesten verebileceği kadarını istemek gerek. Otorite her şeyden önce mantık ister. Gidip de halka kendilerini denize atmalarını emrederseniz, devrim yaparlar."