Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç
Gelmeyince
Seni aramayınca
Ölesiye ağladın mı
Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların
Ona ait ne varsa
Bir bir hatırladın mı
Çalıkuşu romanını hemen hemen çoğunuz ya duydu ya okudu ya da izledi. :) Haberim yok diyenler için konusunu kısaca çıtlatayım sizlere. :)Roman adını Feride adındaki çocuk ruhlu bir öğretmenin lakabından alır. Birçok kişinin cesaret edemeyeceği işlerde yaptığını gören nir öğretmeni ona “Bu kız insan değil Çalıkuşu” diye bağırmış ve o günden sonra Feride'nin adı Çalıkuşu olarak kalmıştır.
Feride'nin çok sevdiği nişanlısı Kâmran tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu'da şehir şehir dolaşması anlatılır. Güçlü kadınlara bayılıyorum ya. Feride'nin güçlü duruşunu takdir ettim. Ayrılık yaşamasının yanı sıra daha sonra savaş zamanları oluyor, yakınını kaybediyor ama o zorlansa dahi hep dik durdu.Romanı iki kez okumaya çalışıp hep yarım bırakmıştım ama bu sefer sonunda tamamını bitirebildim. Sonunu beğenmedim açıkçası. O Kâmran Efendi ile daha hesaplaşmamız bitmemişti. Yok sevgisindenmis falan filan. Ne sevgisi ya? Feride'nin yaptığı fedakarlıkların kaçta kaçını yaptı ki? Zaten erkek milleti değil mi ? Her neyse Ferideciğimin öğretmenlik halleri pek bir tatlı geldi bana. Aslında kendisi daha küçükken öğrencileri ile beraber büyüdü gibi geldi bana. Reşat Nuri'nin kullandığı dil bana çok da ağır gelmedi. Tabii Milli Mucadeke Dönemi olduğu için birkaç yabancı kelime oluyor ama hemen sayfanın altına dipnot geçildiği için oldukça rahat okuttu kendini. Sizlere de tavsiye edebilirim. :)