Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet

Ahmet
@Maverick3
Ey İnsan Kaf Dağı kadar yüksekte olsanda, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün.
-okuduğum şeyler beni gururun kesinlikle çok yaygın olduğuna, insan doğasının buna çok yatkın olduğuna ikna ettiler. Gerçek ya da karakteristik bir özellikten veya başka bir şeyden dolayı kendisini beğenmeyen pek az kişi vardır. Kelimeler eş anlamlı olarak kullanılanlar bile gösteriş ve gurur farklı şeylerdir. Gurur bizim kendi hakkımızda ne düşündüğümüzle ilgiliyken gösteriş başkalarının bizim hakkımızda ne düşünmelerini istediğimizle ilgilidir.
Sayfa 22 - MaryKitabı okuyor
Reklam
Kanaatkâr olan köle hür, tamahkâr olan hür ise köledir.
Sayfa 120 - El KindîKitabı okudu
'Yoluma çıkan taşlar mı? Her birini biriktiriyorum, Bir gün Onlardan bir kale inşa etmek için. "
Sayfa 117 - Fernando PESSOAKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir dil bulacağız her şeye varan Bir şeyleri anlatabilen Böyle dilsiz, böyle düşmanca, böyle bölük pörçük Dolaşmayacağız bu dünyada...
Sayfa 113 - Yaşar Kemal//Bugünlere Bahar İndiKitabı okudu
"Dünle beraber gitti düne ait ne varsa ve şimdi yeni şeyler söylememiz lazım"
Sayfa 108 - Hz. MEVLANAKitabı okudu
Reklam
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil. Bedenleri tutabilirsiniz, ruhlarını değil. Çünkü ruhlar yarındadır, Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz. Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları Kendiniz gibi olmaya zorlamayın. Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur. Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ileride atılmış oklar. Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara ulaşmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Sayfa 87 - Halil CibranKitabı okudu
Bizi çevreleyen şeylere, onlara bir isim verdiğimiz ölçüde tahammül ederiz. Ama bir şeyi tanımla benimsemek, o şeyi dışlamaktır; onu yavanlaştırmak ve yersizleştirmek, yok etmektir.
Sayfa 35 - Emil Michel Cioran//Çürümenin KitabıKitabı okudu
Kuşak çalışmalarında aslolan yaşam ve zaman arasındaki sembiyotik(birlikte varoluş) ilişkisidir.
Eski kuşakların, sonrakiler için zahmet ve eziyet çekmeleri, sonradan gelenlerin bunu daha çok geliştirmesi için basamakların hazırlanması, sanki,doğanın niyetiymiş gibi görünüyor. Sanki doğa, birçok kuşakların bilmeden çalışarak meydana getirdikleri, fakat içinde oturmak mutluluğuna eremedikleri yapıda, sonrakilerin oturup mutlu olmalarını istemektedir.
Sayfa 25 - Immanuel KANT, WERKE, CİLT 4Kitabı okudu
Ormandaki en uzun meşe sadece en sert palamuttan yetiştiği için en uzun meşe olmamıştır. Diğer ağaçlar onun aldığı güneş ışığını engellemediği, çevresindeki toprak derin ve zengin olduğu, fidanken hiçbir tavşan onun kabuğunu kemirmediği ve hiçbir oduncu onu vakti gelmeden kesmediği için en uzun meşe o olmuştur.
Sayfa 23 - Outliers,Kitabı okudu
Reklam
Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır. Bir dönemi anladığınızda ise paradigmanın kıskacına sıkışmaktan kurtulursunuz. Ve sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur. Bu mümkün olduğuna ise dönüşürsünüz. Birey olarak, kurum olarak toplum olarak.
Hiçbir bebek nankör, kibirli, tembel,yalancı, riyakâr, hırsız ya da katil olarak gelmez dünyaya. Bebeklikten çocukluğa ve oradan yetişkinliğe geçişteki yolculuk şekil verir iyi insan olma tercihine. Hız ve rekabetle şekillenen ama asla bütünlenmeyen, her şeyin fiyatının bilindiği ama değerinin bilinmediği bu çağda biz yeni nesil ebeveynler mutlu çocuk yetiştirmek obsesyonuna kapılıyoruz. Bu nesle iyi bir dünya bırakamıyoruz,dilerim iyi bir nesil bırakıyoruzdur dünyaya...
Urfalı Mateos'un ifadesine göre Çağrı Bey'in komutası altındaki Türker "mızrak,ok ve yaydan oluşan silahları çekili, belleri kemerli ve rüzgâr gibi uçan atlara sahip olup, kadınlar gibi uzun ve örülü saçlıdırlar"
Sayfa 20 - Sultan AlparslanKitabı okudu
Dünyadaki iyi şeylerin hiçbiri fenalıktan tam olarak kurtulamamıştır. Üstelik kötü şeyler iyilerden çok daha fazladır
Moda. İnsanlar ne düşünüyor olabilirler? Modanın mevsime göre değişen bir şey olduğunu mu sanıyorlar? Dünyanın dört bir yanından gerçekten de giysileri, mücevherleri ve ayakkabı koleksiyonlarıyla gösteriş yapmak için mi geldiler? Anlamıyorlar. Moda aslında "Ben sizin dünyanızdanım. Sizin ordunuzla aynı uniformayı giyiyorum, onun için beni vurmayın" demenin biçimidir
Uygarlığın tek yaptığı insan duygularının çok yönlülüğünü geliştirmektir. Bundan başka bir şey yok. Çok yönlülüğü gelişen insan da kan akıtmaktan özel bir zevk alır hale gelmiştir. Evet bu olmuştur. Hiç dikkatinizi çekti mi, en kurnaz kan dökücüler hemen hemen her zaman en uygar insanlardır. Bu insanlarla karşılaştırılınca attilalar, Stenka Razinler gibi göze çarpmıyorlarsa bunun sebebi onlarla sık sık karşılaşmamız, sıradan insanlar olmaları ve onlara alışmış olmamızdır. Uygarlık insanı daha çok kana susamış yapmasa bile, daha iğrenç ve aşağılık bir cani haline getirmiştir.
Reklam
Bence insan yaşamının bütün amacı, piyano tuşu değil, insan olduğunu kanıtlamaktır.
Ve anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
Birini mutlu etmeye çalıştığımız sürece asla doğru olan şeyi yapamayız.
Sayfa 11 - Alice MİLLERKitabı okudu
Her şeyin çirkin olduğu bu yerde ölüm hissi nihayet gelir. Böylece her şey asil ve yüce bir hale gelir.
Salvador DALİKitabı okudu
Yanlışlar her zaman kutsaldır. Onları hiçbir zaman düzeltmeye çalışmayın. Tam tersine onları rasyonalize edin, bütünüyle anlayın. Ancak bundan sonra onları yüceltmeniz mümkün olacaktır.
Sayfa 2 - Salvador DALİKitabı okudu
... aşk zaman ve mekanın tek bir noktada buluşmasıdır, aşk Eliftir ve aşk sürekli değişir..
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Tanrı'yı bilen tarif etmeye yeltenmez, tarif eden Tanrı' yı bilmez.
Sayfa 111Kitabı okudu
Hayatımızda keskin bir dönüşüm yaratan felaketlerin temelinde hep aynı şey: birini kaybetmek. Birini kaybettimizde eskiyi geriye getirmeye çalışmak boşunadır, doğru olan açılan büyük boşluğu yeni bir şeyle doldurmaya çalışmaktır. Teorik olarak her kayıpta bir hayır vardır; pratikte ise kayıplar insana Tanrı'nın varlığını sorgulatır ve kafada bir soru doğurur: Bunu hak ettim mi?
İnsanoğlu dikkatini hep şimdiki zamana vermekte müthiş zorlanır; hep, ne yaptım, daha iyisini nasıl yapabilirim diye düşünür, yaptıklarının sonuçlarına, niye yanlış yaptığına kafa yorar. Ya da gelecekle uğraşır; yarın ne yapacaktır, ne gibi Tedbirler almalıdır, köşe başında onu nasıl bir tehlike beklemektedir, istemediklerini nasıl engeller, hayallerine nasıl ulaşabilir..
Çünkü dünyadaki bütün insanlar gibi, sen de zaman sana Tanrıya nasıl yaklaşılacağını öğretir sandın. Ne var ki zaman öğretmez; zaman bize yalnızca yorgunluk ve yaşlanma hissi verir.
Herkesin görebileceği bir galibiyet görmek marifet değildir. İşte bu yüzdendir ki galibiyetten sonra göğün altındaki herkesin galbiyetine iyi demesi marifet değildir. İşte bu yüzdendir ki bir hayvanın güzün yeni çıkan tüyünü koparmak güçlü olmak, güneşi ve ayı görmek gözü keskin olmak,gök gürlemesini duymak kulağı keskin olmak demek değildir
Sayfa 23 - Sun TZUKitabı okudu
Bir deliyle benim aramda tek bir fark var:Deli, aklının yerinde olduğunu sanır. Ben ise deli olduğumu biliyorum. #salvadorDali
Sayfa 2 - Salvador DALİKitabı okudu
Reklam
Sevmeyen kişi Tanrı'yı tanımaz. Çünkü Tanrı sevgidir.