Gerçekten insanlarda mercimek kadar akıl olsaydı, değil ebedi hayatı aramak, bu berbat ve geçici hayata bile katlanmayıp, sonu bir eyvahtan ibaret olan bu zevkleri ve hayat külahını Yokluk Sultanı’na sunarlardı.
“Eğer sırlarımızın rüzgarla birlikte çevreye saçılmayacağını biliyorsak, niçin içimizden gelenleri olduğu gibi dosdoğru söylemiyoruz ?Neden herkes olduğundan daha sert görünmeye çalışıyor?
Bir insan, içini içtenlikle ortaya dökmeyi neden duygularına bir hakaret olarak kabul ediyor? “
Kim daha yürekliyse, haklı olan da odur. Her şeyin içine tükürmekte , aldırmazlıkta en ileri gidenler, yasa koyucu olurlar. Herkesten daha gözü pek olan ,herkesten daha haklıdır !....
Çok güzel konuşuyorsun, ama yüreğe hitap etmiyorsun...evet. Ama yüreğe dokundurmak, insanın ruhunun derinliklerine kıvılcımlar salmak gerekir. İnsanları mantıkla yola getiremezsin, ayağa küçük gelen ayakkabı gibidir bu, olmaz .
Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes kendini düşünüyor. kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor...