Jack London ile yine bir vahşi yaşam anlatısı içine heyecanla düşüveriyoruz bu kitapla. Yaban hayatı ve insanların yaşamlarına dahil olmuş hayvan doğası üzerine kalemi oldukça ustalaşmış yazar, bu sefer bambaşka bir boyuta, bambaşka bir serüvene atıveriyor bizi. İnsan ile hayvan arasındaki ilişkiyi duygusallıktan çıkarıp ona tamamen bedensel bir bütünlük kazandırmış. Burada ayrıca Darwin’e de bir selam göndermiş olabilir mi acaba? Veya Evrim Teorisi’ni kendi akıllarınca çürütmeye çalışanlara da kendince bir alegori mi yapmış?
Her ne kafayla yazmış olursa olsun bence ‘Ara Tür’ denen şeyi çok güzel işlemiş. Üç türün (İlkel, Ara, Modern ya da Ağaç Adamlar, Ahali, Ateş Adamlar) habitatındaki ilişkilerini, çatışmalarını ve birinin nasıl yok olduğunu belgesel tadında hikaye etmiş. Tabi hikaye olduğu için bilimsel bir kaygı güdülmeden okunacak bir kitap. Ben bayılarak okudum :)
