Hiçbir sınav, adayın ne olduğuyla, nasıl bir değere sahip olduğu ile ilgilenmez. Sınanan sadece, belleğinin durumu ile bildiklerinin düzeyi, onda nasıl bir iz bıraktığıdır.
—Bu sonsuzluk, diye iç geçirdi.
—Veya gökyüzü, diye cevap verdi Ariel. Veya Gökkubbe.
—Veya evren, diye devam etti Cecilie.
— Veya kozmos, dedi Ariel ve ikisi de gülmeye başladılar.
— Veya uzay!
—Veya alem.
—Veya gerçeklik!
— Veya sadece dünya.
—Veya büyük bir bilmece, diye sonunda haykırdı Cecilie.
Ariel onaylamış bir şekilde başını salladı:
— Kimsesiz çocuğun çok ismi olur.
—“Kimsesiz çocuk” mu?
— Evet dedi. Sevilen çocukların çok ismi olmaz. Sokakta bulunan çocukların çok isim olur; merdivenlerde bulunanların, nereden geldiklerini tam bilmediklerimizin, boşlukta gezinenlerin.
— Bu sonsuzluk, diye tekrarladı Cecilie
…Belki de cennetten Tanrı belli aralıklarla büyük gazetelere bir ilan vermeli: “Bütün dünyalılara önemle duyurulur! Bu sadece bir söylenti değildir: DÜNYA BU ANDA BURADADIR.”