Bana bir kadın çiz Ressam
Hiç üşümemiş elleri olsun
Abiden kocadan hatta babadan daha büyük bedeni olsun
Ki dayak yemesin
Bir kadın çiz bana sokak ortasında öldürülmesin
Orasını burasını fazla açma aman bak dövülmesin
Bir kadın çiz bana Ressam
Acıyı avucuna al kır kemiklerini
Gözlerine çok değdirme kalemini korkmasın.
Dudağının kırmızısına kanını sür
Canını yakma sakın
Bir kadın çiz bana
Güneşi bol saçları gür
Hür olsun gülüşü gökyüzü kadar..
“Violetta, çok geçmeden işlerin herkes için mutlu sonla bitmeyeceğini anlayacaksın. Bazılarımızın kolu kanadı kopmuştur ve bunu düzeltebilmek için yapabileceğin hiçbir şey yoktur.”
“acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimiz de
o yuvasız çalıkuşu
bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala
savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere”
“Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar. Veya ekilmiş bir bahçe...
Böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun.”
Dostoyevski "İnsancıklar" adlı kitabında: "Çok tuhaftı, ağlayamadım. Ama ruhum paramparça olmuştu." diyor. İnsanın içine atmasının, güçlü görünmeye çalışmasının en yorucu hali bu olsa gerek...
“Yeryüzündeki hiçbir şey bir insanın çaresizliğini, kendisinden böyle tamamen vazgeçtiğini, canlı bir ölü haline geldiğini bu hareketsizlik kadar sarsıcı bir şekilde ifade edemez.”