Bazen sadece anlarsınız ve bu konuda pek bir şey söyleyemez yada söylemek istemez yada söylemeye gerek duymazsınız.
Bu da öyle bir hikaye oldu benim için.
Eleştirel , anlamlı bir hikaye. Karakteri hem anlıyor hem içselleştiriyor hemde ister istemez yargılıyorsunuz. Ve kitabın sonunda da ne kadar yanlış yaptığınızı görüyorsunuz.
Bazen basit olmak, insanlar için anlaşılmaz bir durum. Çünkü insanlar daima karmaşıklığı sevmiştir. Ve eğer basit ve doğrudan biri iseniz bu bir çoğunu rahatsız edebilir. Ve toplum sizi olmadığınız kişiye , vicdansız kötü biri olarak nitelendirip kabul edebilir. Bu tabiki doğru değildir. Kitapta da genel tema olarak bunu gördüm ve anladım.
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2021111,3bin okunma
Yazarın daha önce İncognito ve Beyin kitaplarını okumuştum ve harika bulmuştum nörolojiye olan merakımı oluşturmuştu.
Canlı devre kitabında genel olarak beynimizin her duruma uyum sağlayabileceği ( kolunuzun kesildiği , bir beyin lobunuzun alındığı yada yapay bir kol takılması durumu gibi ) olağan üstü bir yeteneği olduğunu okuyoruz.
Kitapta oldukça fazla örnek var anlaşılması için bu güzel örneklerde oldukça etkileyici. Bu alanla ilgileniyorsanız keyif alabilirsiniz çünkü çok fazla detay var ve bazı bölümleri bu açıdan okuma güçlüğü ve sıkıcılığı getirebiliyor. Ben biraz ilgim olmasına rağmen bazı bölümlerde gerçekten zorlandım. Özellikle kaynak ve açıklamalar yani dipnotların arkaya yazılması , gerçekten okuru zorluyor . Hatta bence dikkat dağıtıcı bir olay.
Yine de beynin harika özelliklerini görmek harikaydı.
'Harika bir hikaye idi ' cümlesi yetersiz kalabilir. Bir kaç kitaptır ki sandman yok hikayelerde diye yakınıyordum.
Bu kitapta kardeşi Hezeyan ve Rüya ' nın yolculuğunu kaleme alınmış.
Hikaye çok katmanlı bir hikaye o yüzden sık sık sayfalara geri dönmek durumunda bırakıyor.
Muazzam bir hayal gücü ile muazzam bir ürün diyebilirim.
Hayata dair minik rötuşlar ve hatta o kadar anlamlı durumlar, sözler ile karşılaşıyoruz. Bazılarını anlamadığımı kitabın sonundaki incelemeyi okurken anladım ve bir kez daha takdir ettim yazarı.
Detay ve olay örgüsü ile 'değişim' konusunu işlemişti bu sefer. Hatta sandman bile kalbindeki sızı ile o kadar değişmişti ki ona asırlarca yıl hizmet eden kapısını bekleyen Griffon bile onu tanıyamaz...
Dünyanın en güzel hissettiren hislerinden biri; bir kafenin önünden geçerken yada o kafede otururken yada herhangi bir yerde tesadüfen, zamanında o çok sevdiğiniz şarkılardan birini duymak olsa gerek.
Benim karşılaştığım şarkı ; youtu.be/ob4uhPV4J7M
Kitaba girişte yazarın ilginç hayat öyküsü karşılıyor sizi. Vay be dedirtip birazda merak uyandırıyor.
Kitap boyunca devasa bir duygu yüklü sel ile yolculuk ediyoruz. Bu duygu durumları okumayı severseniz hoşunuza gidebilir.
Melankolik ve olumusuz bir çok duygu çok yoğun bir şekilde işlenmiş. Ben burada yazarı yada karakteri yargılamak yerine anlamaya çalıştım. Bu okurken daha yardımcı oldu. Çünkü yer yer karaktere kızabilirsiniz.Bazen sinirbozucu bir bıkkınlık haline bürünebiliyor.
Karakterin kaybolmuşluğu ve hayatı anlamsızlığı bunu duygularla yoğun bir şekilde anlatmış. Bir çok duyguda kendinizi bulabileceğinizden eminim.
Kitabın ortalarında hikayenin ne kadar yazarınki ile benzediğinden şüphelenmistim. Gerçekten de yarı otobiyografi şeklinde yazılmış bu yüzden daha etkileyici bir hal alıyor.
Toplum dedikleri bireyden ibaret değil midir?
Toplum bunu kabul etmez. Toplum değil. Sen kabul etmezsin, değil mi?
Toplum seni canlı canlı gömer. Toplum değil. Beni gömecek olan sensin, değil mi ?
Toplum değil yani. Sen.