Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Meryem

Çocukların sosyal yaşam kurallarını, mülkiyeti, baş kasının haklarına saygıyı öğrenmesi için sevimli ve keyifli anlara ihtiyacı vardır. Kuralları bağırıp kızarak öğretirseniz, o kuralların tamamından nefret eder. Kuralları oyunlarla, şirinlikle, eğlenceli hale getirerek öğretirseniz severek uygular.
Reklam
Hırsızlık psikolojisi çok ilginçtir biliyor musunuz? Hırsızlık çeteleri, hiç kimseye güvenmedikleri ve hiç kimseye inanmadıkları kadar birbirlerine inanır ve güvenirler. Üstelik kimse onlara güvenmezken! Bu ne demek sizce? Onlar güvenmek ve güvenilmek ister. Doğru insanlar onlara güvenmezse, kendisine güvenen yanlış insanla yoluna devam etmesi kaçınılmaz olur.
Duygusal farkındalığı gelişmiş, özgüvenli olan, iç dünyası ve çevresiyle barışık bireyler kıskançlık yaşamaz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çocuk yalan söyleyecek olsa "Bana yalan söylemesini gerektirecek ne yaptım?" diye düşünmeye başladım
Bir çocuğun en tipip yaşam biçimi, ona yapmasını söylediğiniz şeyleri değil, sizin davranışlarınızda mevcut olan özellikleri içine alarak büyümesidir.
Reklam
Peygamber (sa) Efendimiz şöyle buyurur: "İslam dinini kabul etmiş biri, herhangi bir şahsa zenginliği için saygı gösterirse dininin üçte ikisi gider." Ey ikiyüzlüler, bu yüce kelamı işitiniz. Bu hadis-i şerifte belir-tilen saygı, sadece zenginin önünde ayağa kalkmaktan ibarettir. Ya bir de orucunu, namazını ve haccını zenginler için yaparsa durum ne olur? Ya akşam sabah o zenginlerin eteğini öpen dindarlara ne demeli? Sen bütün servetini günah işlemekte harcadın. Çalışmak için namazı ve diğer hayırlı işleri bıraktın. Malının zekâtını vermedin. Hep isyan bayrağı çektin. Kulluk yolunu tutmadın. Çalışman, yol kesicilik gibi bir şey oldu. Yakında ölüm gelir. Onun gelişi iman sahibini sevindirir, küfür ehlini ürkütür, münafıkları korkutur. Sen hangi taraftasın?
Namazı dosdoğru kılanların özellikleri:
"İyilik, yüzünüzü doğuya ya da batıya çevirmeniz değildir. İyilik; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanıp, çok sevdiği malından akrabalara, yetimlere, miskinlere, yolda kalmışlara, dilencilere ve esaretten kurtulmak isteyenlere verenlerin, namazı dosdoğru kılanların, zekatı verenlerin, söz verdiklerinde bunu yerine getirenlerin, zorlukta, darlıkta ve sıkıntılı anlarda sabredenlerin yaptığıdır. Sözünde sadakat gösterenler ve takvalı olanlar da bunlardır" (2/177) Bunun bir anlamı da şudur: Eğer namazınız size bu sayılanları yaptıramıyorsa, dosdoğru bir namaz değildir ve sadece yüzünüzü bir yerlere çevirmekle İyilik yapmış olmazsınız. Ya da, dosdoğru namaz kılan insanlar bunları da yaparlar.
Namazı terk etme kadar büyük bir kötülüğü yapan birisi, başka hangi kötülüğü yapamaz ki? Namazı dosdoğru kılabilme başarısını gösteren bir Müslüman, İslam'ın hangi emirlerini yerine getirmekte zorlanır ki?
Bilmiş ol ki, Ümid ile amel etmek, korku ile amel etmekten makbüldür. Zira Allah'a en yakın olan kullar, Allah için en sevimli olanlardır. Sevgi ise korkuyu değil ümidi çoğalır. Özellikle ölüm anında ümitlenmelidir. Nitekim Allahü Teâlâ: "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz"" buyurmuş ve bu emri ile ümitsizliği yasaklamıştır. Resûl-i Ekrem (sav) de bir hadisinde: "Allahû Teâlâ buyurur ki Ben kulumun zannı üzerineyim (Beni nasıl sanırsa öyle bulur) dilediği gibi beni sansın." buyurmuştur.
Recâ..
Allah'ın çirkin gördüğü şeylere meyil edip kendini yermeyen tövbe ve rücua yönelmeyen kimsenin mağfiret umması çorak toprağa tohum atıp da oradan mahsul beklemesi gibi ahmaklıktır.
Reklam
Allah Teâlâ'nın, davet bayrağını taşıyanları ve peygamberlik mirasını omuzlayanları imtihan etmesi, samimiyetlerini ölçmesi ve temizleri kötü niyetlilerden ayırması için belâ ve sıkıntılar zorunludur. Batıl ehlinin nimetleri ve rahata boğulması ise bir tuzak ve imtihandır. Böylece aleyhlerinde gerekli deliller toplanmış olacak, tüm bahaneleri ellerinden alınacak ve hemen ardından aziz ve muktedir olan Allah onları yakalarından tutup cehenneme atacaktır. Allah'ın şu kavim hakkındaki âyetlerini dinleyin: "Böylece, ne zaman ki yapılan ihtarları unuttular, üzerlerine nimet ve zevklerden her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam güvene kavuştukları sırada onları ansızın yakaladık. Artık o anda bütün ümitlerden mahrum kaldılar. Böyle ce o zulmeden kavmin kökü kesilmiş oldu. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah'adır." (En'âm, 44, 45) İşte ey oğulcağızım, Allah'ın sünneti budur.
Asıl, davet ettiğimiz şey üzerinde şüpheye düştüğümüzde ve onların batıl yollarına aldandığımızda yenilmiş sayılırız. Sahib olduğu davadan başka hiçbir silahı olmayan Hak yolunun yolcusu, ancak silahlarla kuşanmış olan batılın karşısında direndiği takdirde zafere ulaşmış olur. Kısa görüşlülerin görüşleriyle isterse yenilmiş olsun, asıl zaferi kazanan odur.
Çalışıp başaramadığımızda Allah bize ne için başaramadınız? Diye sormaz. Aksine niçin çalışmadınız diye sorar.
Ölüm her dirinin sonudur. Kılıçla öldürülmeyen, başka şekilde ölür. Basit bir nedenle ölümü tatmak tıpkı zor bir nedenle ölümü tatmak gibidir. Ben salihlerin şu sözlerinden başka bir şey söylemek istemiyorum: "Rabb'im Sen bizi sabırla destekle ve bize müslümanlar gibi ölmeyi nasib et."
Allah korkusunun alâmeti nedir? Allah korkusunun alâmeti onun seni Allah'a isyandan uzak tutmasıdır. Öğrenci sorusunu yeniledi: - Hangi şey insanda Allah korkusunu yerleştirir. Ölümü ve ahireti hatırlamak. Bu ikisi insanın kalbindeki pasları siler ve onun dünya hayatı ile aldanmasını engeller. Allah'ın Rasulü (s.a.v.) bize iki tane vaiz bırakmıştır. Bunlardan birisi konuşarak, diğeri de susarak öğüt vermektedir. Konuşan Kur'ân'dır. Susan ise ölümdür. Bu ikisi öğüt verici olarak insana yeter. Vallahi ben ölüm korkusu bir an aklımdan çıksa kalbimin beni fesada sürükleyeceğinden endişe ediyorum. Diğer bir öğrenci: Bu sözlerinizden mü'minin hayatı aşağılaması ve ya iğrenmesi gerektiği anlamını çıkarabilir miyiz? Hayır oğulcağızım, mü'min yaşadığı her günü ganimet bilir. Çünkü o günde ya Rabb'ine ibadet eder, ya O'nun yarattıklarına faydalı olur veya nefsini düzenler. Onun nazarında dünya, ahiretin tarlasıdır. Yarın biçmek için bugünden orayı eker. Sonra diğer talebelerine dönerek konuşmasını sürdürdü: - Evlatlarım, Allah katında dünyanın bir sineğin kanadı kadar değeri yoktur. Burada yapılan isyanlara müsamaha göstermesi buraya değer vermemesinden dolayıdır. Allah'ın düşmanları burada yiyip içip barbarlaşıyorlar. Allah'ın dostları ve sevgili kulları ise burada zulüm görüp sıkıntılara maruz bırakılıyorlar. Dikkatli olun; bu dünya size ahireti unutturmasın. Allah dünyayı sevdiğine de verir sevmediğine de... Ahireti ise yalnız sevdiklerine verir.
162 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.