Türkçede “gönül”ün hikâyesi elbette çok zengindir. Bu saydıklarımız onun belki en kısa macerasıdır. Gerçek şudur ki Türk dili, bu manada sade gönül sözüyle kalmamış, başka dillerden başka sözler de almıştır. Meselâ Arapçadan kalb’i almış, kendi yürek sözüyle birlikte kullanmıştır. Farisi’den (yine gönül demek olan) dil’i seçmiş, bundan da dilber, dilârâ gibi, dilşâd gibi, dildâde ve dilrûbâ gibi söyleyişlerde hoşlanmıştır. Fakat başka dillerden müteradif kelimeler aldı diye “gönül ”ü terk etmemiş, aksine onu bütün gönlüyle sevip hayatının her asrında belki de her anında kullanmıştır. Çünkü, gönül güzeldir.
Nihad Sami Banarlı, Türkçenin Sırları