Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

inaktif

Kişinin sevdiklerine yardım etmesindeki erdem, "bencil olmama" veya "fedakarlık" değil, dürüstlüktür. Dürüstlük kişinin kendi inançlarına ve değerlerine duyduğu sadakattir; kişinin değerlerine uygun olarak davranması, onları ifade etmesi, yüceltmesi ve gerçekliğe uyarlaması politikasıdır. Eğer bir kişi bir kadını sevdiğini söylerse, ancak ona karşı davranışları kayıtsız, düşmanca veya zarar verici ise, onu ahlaksız yapan şey onun dürüst olmayışıdır.
Sayfa 65
Reklam
Kişinin değerler hiyerarşisinde, sahip olduğu tüm tercihler, kendisi için en üst düzey kişisel (ve akılcı) faydayı sağlıyorsa, kişinin sevdikleri için yaptığı hiçbir davranış bir fedakarlık değildir. Yukarıdaki örnekte, karısının hayatta kalması kocası için onun parasının satın alabileceği her şeyden daha değerlidir, bu onun kendi mutluluğu için en önemli şeydir ve bu yüzden onun davranışı bir fedakarlık değildir.
Sayfa 63
Sevgi ve arkadaşlık tamamen kişisel, bencil değerlerdir: Sevgi, kişinin bir diğer kişi şahsında kendine saygının bir ifadesi ve dışavurumudur. Kişi, sevdiği kişinin sırf mevcudiyetinden dolayı kişisel, bencil bir zevk duyar. Kişinin sevgide aradığı, ondan çıkardığı ve kazandığı şey kendi kişisel, bencil mutluluğudur.
Sayfa 63

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Feda etme" daha değerli bir şeyi daha az değerli olan veya değersiz olan bir şey karşılığında vermektir. Buna göre altruizm bir insanın erdemini onun kendi değerlerini verme, onlardan feragat etme veya onlara ihanet etme derecesi ile ölçer; çünkü bir yabancıya, bir düşmana yardım etmek, kişinin sevdiklerine yardım etmesinden daha erdemli, daha az "bencilcedir". Akılcı davranma prensibi ise bunun tam tersidir ve temel prensibi şöyledir: Daima değerlerinizin hiyerarşisine uygun olarak davranın ve asla daha değerli bir şeyi daha az değerli bir şey karşılığında feda etmeyin.
Sayfa 62
John Galt'ın Atlas Silkindi'deki ifadesi olan "bilgiye güya kestirmeden gitme (ki bu dindir) sadece, aklı yok eden bir kısa devredir"in anlamı budur.
Sayfa 52 - Nathaniel Branden
Reklam
Bir kişi değerlendirme standardı olarak aklı reddettiğinde kendine sadece bir alternatif standart kalır: duyguları. Bir mistik, duygularını bir idrak aracı olarak gören kişidir. Din, duygu ve bilgiyi eşdeğer tutmaktadır.
Nathaniel Branden
Zihin sağlığının (biyoloji olarak doğru zihinsel fonksiyon gösterme halinin) standardı fiziksel sağlık standardı ile aynıdır: İnsanın hayatta kalması ve esenliği. Bir akıl yaşayabilmesi ve yaşamını geliştirilmesi için insana realite üzerinde kontrol sağlayacak şekilde çalıştığı müddetçe sağlıklıdır. Bu kontrolün işareti kendine saygıdır. Kendine saygı tamamen akla bağlı bir zihnin sonucu, dışavurumu ve ödülüdür.
Sayfa 49
Bugün kapitalizmin ne olduğunu, nasıl işlediğini ve onun gerçek geçmişinin ne olduğunu pek az sayıda insan bilmektedir. Ben "kapitalizm" dediğimde, tam, saf, kontrolsüz, düzenlemeleri olmayan, devlet ve ekonominin tıpkı devlet ve kilisenin birbirinden ayrılması örneğinde olduğu gibi, tarzıyla ve amacıyla birbirinden ayrıldığı bir laissez-faire kapitalizminden bahsediyorum.
Sayfa 45
Objektivist etiğin temel politik prensibi şudur: Hiç kimse bir diğerine karşı fiziksel güç kullanımını başlatamaz.
Sayfa 44
Sevmek, değer vermektir. Sadece akılcı ve bencil, kendine saygısı olan bir kişi sevebilir, çünkü o sağlam, tutarlı, tavizsiz, ihanet edilmemiş değerlere sahip olan tek kişidir.
Sayfa 43
Reklam
Sevgi, arkadaşlık, saygı, hayran olma bir kişinin bir başkasının erdemlerine verdiği karşılıktır, bir kişinin diğer bir kişinin karakterinden elde ettiği kişisel, bencil memnuniyete karşılık olarak yapılan manevi ödemedir. Ancak bir kaba kuvvet sahibi veya bir altruist, bir başka kişinin erdemlerinden hoşlanılmasının bir bencil olmama eylemi olduğunu, kişinin bencil çıkarı ve memnuniyeti söz konusu olduğu müddetçe kişinin bir aptalla mı yoksa bir dahi ile mi karşı karşıya olduğunun, bir kahramanla mı yoksa bir haydutla mı karşılaştığının, kişinin ideal bir kadınla mı yoksa bir ahlaksız kadınla mı evlendiğinin fark etmeyeceğini iddia edebilir.
Sayfa 42
ALIŞVERİŞ prensibi, kişisel, sosyal, özel ve kamusal, maddi veya manevi tüm insan ilişkilerindeki tek akılcı prensiptir. Alışveriş prensibi ADALET prensibidir. Bir alışverişçi aldığını kazanan ve hak edilmemiş bir şeyi almayan veya vermeyen bir kişidir. Bir alışverişçi insanları, sahipler veya köleler olarak değerlendirmez. İnsanlarla serbest, gönüllü, dayatılmamış, baskıyla olmayan alışveriş - kendi bağımsız yargılarına göre her iki tarafı da faydalandıran bir alışveriş - yoluyla iş yapar, ilişki kurar. Bir alışverişçi hataları nedeniyle kendisine ödeme yapılmasını istemez, sadece başarıları için ödeme yapılmasını ister. Başarısızlığın faturasını başkalarına yüklemez, kendi hayatını da başkalarının başarısızlığı için ipotek altına koymaz.
Sayfa 42
DEĞER kişinin kazanmak ve/veya muhafaza etmek için faaliyet gösterdiği şeydir - ERDEM, kişinin onu kazanma ve/veya muhafaza etme davranışıdır. Objektivist etiğin üç temel değeri (ki bunlar aynı zamanda bir insanın nihai değeri olan hayatının araçlarını ve gerçekleştirilmesini oluşturan üç değerdir) şunlardır: Akıl, Amaç, Kendine Saygı. Bunlara karşılık gelen üç erdem ise Akılcılık, Üretkenlik ve Gurur.
Sayfa 32
"İnsanoğluna akılcı bir canlı denmektedir, fakat akılcı olma bir tercih konusudur - ve insanın doğasının kendisine sunduğu alternatif, akılcı bir canlı olma veya intihar eden bir hayvan olma tercihidir."
Sayfa 27
"Değer", bir insanın kazanmak ve/veya korumak için çalıştığı şeydir. "Değer" kavramı mutlak bir gerçek değildir,; kimin değeri ve ne için değer sorularına bir cevap verilmesini gerektirir. Bir alternatif karşısında bir amaca ulaşma eylemine muktedir bir varlığı gerektirir. Alternatifin olmadığı yerde amaç veya değer de mevcut değildir.
Sayfa 15
336 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.