"Bugün anne öldü , belki de dün bilmiyorum..." diye başlıyor kitabımız açıkçası acıklı ve annesinin ölümüne alışamayan hayatı sorgulayan bir evlat göreceğimi zannetmiştim fakat okurken durum pek de öyle olmadı. Kitabın her sayfasını okuduğumda bir insan nasıl bu kadar umursamaz ve yüreksiz olabilir diye düşünmedim değil kitaba devam ettikçe de hayretim epey katlandı. Hayattaki tüm duyguları, ölüm de buna dahil, hafife alan hatta ve hatta hiç tepki göstermeyen biri üzerine yazılı bir kitap... Kitabı okurken bir insan nasıl böyle olabilir deseniz de karakter her satırda daha da dehşete düşürecek şeyler yapmakta üstelik hiçbir neden yokken. Belki de biz dünyadaki acılara olaylara çok tepki veriyoruzdur belki de her olayı biz abartıyoruzdur diye düşünmedim değil belki de Meursault haklıdır. Fakat bana kalırsa bir insan asla bu kadar duyarsız olamaz, olamamalı... "Bugün annem öldü yarın bende öleceğim, bunun için hiçbir önemi yok." diyen bu adam eminim ki dünya karşısında insanlara ve hislerine yeterince" yabancılaşmış" durumda. Annesinin ölümünü bile kabullenip yaşamına hiç annesi yaşamamış gibi, hiç annesini terk etmemiş gibi devam etmesine şaşırmamak gerek çünkü karakterimizde tam bir hissizlik söz konusu. Hissetmediğini, hissizleştiğini söyleyen herkesin özellikle okumasını tavsiye ederim. Üstelik bana kalırsa Camus'un başyapıtı 1957 Nobel ödüllü bu roman herkesin okuyabileceği bir kitap değilse de herkes okumalı. Tesirini henüz üstümden atamadığım bu roman sizi eminim ki çok şaşırtacak...