Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Balgozlu

Balgozlu
@MunzeviVaize
~ديزي~ توكلت على الله
Bindiğin geminin kaptanı kim?¿
Muhammed (s.a.v) mi, yoksa insanları kendilerine kul/köle yapmak isteyen tağutlar mı? Bunu şimdiden iyi düşün; zira gemi yola çıktıktan sonra geri dönüşün olmayabilir! Allah beni ,seni,bizleri Muhammed (s.a.v.)'in öncülüğünde, Nuh (a.s) ve ashabının kurtulduğu gibi tevhid gemisiyle kurtuluşa erenlerden eylesin. ~Allahumme Âmin~
Sayfa 5 - Neda yayınlariKitabı okuyor
Reklam
"İkra!"
Böyle başlamıştı Allah'tan insana olan ilk çağrı... İkra, insanoğlunun muhatap olduğu ilk emir, ilk direktifti. Zîra, okumak eylemiydi insanı erdem ile inşa eden... Okuyamayanlar, anlayamazlardı... İnsan muhatap tutulduğunda kendisinden ne istendiğini akıl edebilen tek yaratıktır. Kendisine emir verildiğinde de o emrin ne olduğunu ve niçin olduğunu akıl edebilen tek varlık yine insandır.
Pas tutmuş İmanlarımızla..
Kimimiz fitne ateşine atılan odunu tutan maşa, kimimiz odunun kendisi oldu... Dünyanın dört bir yanından vuruluyoruz... Dini, inancı ne olursa olsun mazlumlara eman yurdu olan İslam toprakları, Müslüman mazlumların kaçmak zorunda kaldığı, zalimlerin cirit sahasına döndü... Her şey yanlış bir boyun eğişle başlamıştı... Öykünme bizi bize yabancılaştırdı ve emperyalizmin kölesi haline getirdi... Sonra yanlış bir başkaldırı... Hala devam ediyor... Dur demeliyiz artık... Yeniden bir minber inşa etmeliyiz dikkatleri celbedecek, İslam birliğinin nişanesi olacak... İmanımızla kıyama kalkmalıyız... Kuvvet ve kudret sahibinin yalnızca Allah olduğunu bilmeli ve Allah'a dönmeliyiz...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Veyl olsun bize!..
730 yıl sonra o ur yeniden nüksetti... Müslümanlar çil yavrusu gibi dağıldı... Herkes ayrı bir baş oldu... Başlar çoğaldıkça ur daha da büyüdü başlara sirayet etti... Kürsü sahipleri kitaba göre değil başa göre vaazlar/fetvalar vermeye başladı... Bilmediğini bile bilmeyen, her şeyden haberdar bir nesil türedi!..
Ey 1k Ahalisi! Kudüs'ün özgürlüğünü isteyenler dikkat buyurunuz!..
Kudüs'ün özgürlüğünü isteyenlere, önce sabırla Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın "imani" bir mesele olduğu, sonra da özgürlüğün nasıl gerçekleşeceği anlatılmalı... Kuru sloganların ötesine geçecek eylem birliği için "Kudüs şuuru" oluşturma çalışmaları yapılmalı, **Şarkın en sevgili sultanı Sultan Selahaddin'in yaptığı
Reklam
Beytu'l Makdis..
Kudüs... Ümmetin kalbi, iman şehri... Yahudinin tüm tecavüz ve yıkımlarına rağmen İslami kimliğini tüm ihtişamıyla muhafaza eden mukaddes şehir... Ümmetin düştüğü ve kaybolduğu yer!.. Kendimizi bulmak için yeniden Kudüs'e dönmeliyiz, ancak bunu yapabilmemiz için de " kıymetin " kıymetini bilmemiz gerekiyor... Peki;bu nasıl olacak? Bir şuur hareketi ile olacak... İslam'ın olan mukaddes belde, ilmek ilmek işlenmeli tüm dimağlara... Kudüs'ün mukaddesliği Kur'an ve hadisler ışığında 7'den 77'ye herkese tekrar tekrar anlatılmalı, yorulmadan... Öyle bir bilinçle ki, Kudüs ve Mescid-i Aksa için her gün tutuklanmaktan, can vermekten yorulmayan Kudüslüler hatırdan çıkartılmadan, "Kudüs için yorulmaktan yorulmamalıyız..." Kürsülerden Kudüs eksik olmamalı... **Alimlerimiz sadece İsrail, Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya saldırdığında eyleme dönük olmayan cümleler kurmamalı**, "Allah'ım gönder bir Selahaddin, gönder bir Ömer" türünden... En başta dualarımızın formatını değiştirmemiz gerektiği öğretilmeli... Ömer'i, Selahaddin'i beklemek yerine "Allah'ım Kudüs'ün özgürlüğüne beni memur kıl" diye yalvaracağız Rabbimize böylece...
İslâm bütün yaşanmalı..
Kudüs duruşu şuurdur; Bizdeki eksiklik Kudüs'süzlüktür... Sen, senin olana sahip çıkmazsan, senden olma- yan senin olanı istila eder... Bugün özelde Kudüs'te, genelde ise ümmet coğrafya- sında yaşanan acıların anahtar cümlesi budur... Biz, bizim olana sahip çıkmadık ve hala da sahip çıkmıyoruz!.. Halbuki Peygamber efendimiz, "dünyanın bir ucundaki Müslümanın ayağına diken batsa, diğer ucundaki Müslüman onun acısını yüreğinde hissetmezse gerçek iman etmiş sayılmaz" buyuruyor... Yani "Müslümanlar kardeştir" ayeti gereğince dünyanın neresinde olursa olsun, acıyı paylaşmak, dertlenmek, acının dinmesi için bir şeyler yapmak her Müslümanın sorumluluğudur... Ancak ümmet, 100 yıl önce büyük bir anafora sürüklendi, ümmet olma şuuru yitirildi, bin parçaya bölündü ve her bir unsuru kendisini ayrı millet sanan başsız sürülere döndü... Halil Cibran'ın ifadesiyle; Bin parçaya bölünmüş, her parçası kendisini millet sanan millete yazık. Kılıçla kütük arasına sıkışmadan, başını kaldır- mayan millete yazık. Maatteessüf, başlar kılıçla kütük arasına sıkıştı, fakat bunun farkında değiliz... Ümmetin her bir unsuru kendi ce- nazesini kaldırmaktan, kendi gözyaşlarına boğulmaktan ba- şını kaldıramaz hale geldi... Bırakın dünyanın öbür ucundaki Müslümanın acısını hissetmeyi, kalbimize saplanan zehirli oku hissedemez hale geldik...
Nedir hayatın manası?..
Hayatın anlamı maddeye indirgenemeyecek kadar kutsal bir meseledir. Maddi nesneler insanı mutluluğa götürmez. Tam tersine bilakis derin bir mutsuzluk çukuruna sürükler. Yeni bir eşya insanda ilk başlarda suni bir mutluluk kaynağı yaratabilir. Ancak bu elbette gelip geçici olacaktır. Bunu idrak etmek gerçekten çok önemli... Mutlu olabilmemiz için ilk olarak yapmamız gereken şey, ihtiyaçlarımızın ne olduğunu belirlemek ve bunun dışında kalan her şeyin bize fayda ve zararını hesaplayarak en doğru yolu bulmaktır. Eğer fazlalıklardan kurtulduğumuzda huzurlu ve mutlu oluyorsak, neden onlardan kurtulmayalım?
Farabi Allah'ın varlığını şöyle açıklar: "İlk varlık, tüm varlıkların sebebidir." Ve şöyle de devam eder: "Hiçbir şey tesadüf üzerine değildir. Bu kâinatta her şey birbiri ile ilintili, her şey birbiri ile hemhal üzerinedir. Her şey Allah'ın ilmi üzerinedir. Ve her şey O'ndandır. Sebepler için ilk sebep yüce Allah'tır. İnsan kendi kendine ve sebepsiz bir şekilde var olmamıştır. İnsan tesadüfen oluşan bir varlık değildir. Her şeyi anlamak için Allah'ın varlığını anlayıp kabul etmemiz gerekir."
Genç Adam, Düşünmeyi düşün!..
Genç adam, düşün! Evvelâ, insanoğlunun düşünmekten büyük haysiyeti olmadığını düşün! Senin yaşadığın devirde insanların meşin toptan birer kafa taşıdığını ve topu dolduran havanın en basit fikri bile kavurup kül edici bir kezzap buharı olduğunu düşün!
Sayfa 554Kitabı okudu
Reklam
Beklenen nizam..
Nizamların nizamı olan düzen, iki heceli ve beş harfli bir isim taşır :İSLAM..
Sayfa 548Kitabı okudu
İlla bişey yenilenecekse bu İnsanın ta kendisi olmalıdır..
• İslâm yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerekir. • Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi... Aynayı yenilemek • Güneş yenilenemez. Göz yenilenir. ● İslâm, başı ve sonu olmayan ebedî yeninin ismi...Ona her an biraz daha nüfuz etmektir ki, yenilik... "Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır" hadîsindeki sonsuz hikmettir ki, yeninin ve yeniliğin sırrını getirmiştir. ●Dâva işte bu mânâda İslâm'ın yeni neslini yuğurmakta... İslâmın en yeni, değiştirilemez ve örnek nesli, Resul eliyle yuğurulan sahabîler...
yoklukta bile mutlak yokluk haddini tanımayacak kadar...
Allah'ı sev! Ne kadar?.. "Had" mefhumunu da yaratanın o olduğunu bilecek, onun tecelli ettiği her yerde hiçbir zatâ had imkânı kalmadığını sezecek, yani "had" mefhumunun zatiyle beraber bütün hadleri yok görecek, yoklukta bile mutlak yokluk haddini tanımayacak kadar...
Sayfa 489Kitabı okudu
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.