“ Bu günlerdeki dualarımızı farz namazların bitiminde daha çok yapabiliriz. Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi vesellem’in namazda en çok dua ettiği yerlerden birisi burasıdır. Namazın bitimi sözümüzle Salli barik dualarından sonrasını kast ediyoruz. Burası genelimizin Rabbena diye bilinen Kurani duayı okudu yerdir. Burada uzun uzun dua etmek çok güçlü bir sünnet olmasına rağmen maalesef halkımız tarafından terk edilmiştir. Unutulan bu sünneti yeniden hayata geçirerek hem bir sünneti ihya etme ecrine sahip olabilir hem de dualarımızın daha çok kabulüne kapı aralayabiliriz.”
︎Güzel ve etkili konuşurdu.
︎Tatlı dilli güler yüzlü idi.
︎Sabırlı ve alçak gönüllüydü.
︎Eğitim ve davette şiddete karşıydı.
︎İlimde ciddi ve samimi olunmasını isterdi.
︎Anlatmak istediği bir konuya soru sorarak başlardı.
︎Olayları hikâyeleştirir, örnekler verir, benzetmeler yapardı.
︎Şekiller çizerek anlattıklarını zihinlere resmederdi.
Eğitim ve öğretimde kolaydan zora doğru bir metot takip ederdi.
︎Sorulan sorulara bıkmadan cevap verirdi.
︎Soru soran kimsenin ihtiyacına göre çözümler önerirdi. ︎Beğendiği soruyu överdi.
︎Kişinin seviyesine göre cümleler kurardı.
︎Karşısındakinin yüzüne bakarak konuşurdu.
︎Anlatımlarında “beden dilini” de kullanırdı.
︎Sözlerini zaman zaman yeminle pekiştirirdi.
︎Müjdeleyiciydi, nefret ettirilmesini istemezdi.
︎Hakkında bilgisi olmadığı konuda konuşmazdı.
︎Söyleyeceklerini ortam müsait olduğunda söylerdi. ︎Konuşmasına kısa ve özlü bir giriş yapardı. ︎Konuşmalarında sebep-sonuç ilişkisi kurardı.
︎İnsanları düşünmeye teşvik eder, onları güzel ahlaka çağırırdı.
“Gece kalkıp namaz kılan, sonra da hanımını uyandıran, şayet kalkmak istemezse yüzüne su serpen erkeğe Allah rahmet etsin. Ve yine geceleyin kalkıp namaz kılan, sonrasında da kocasını uyandıran, eğer kalkmak istemezse yüzüne su serpen kadına Allah rahmet etsin” (Ebu Davud)
Aişe annemiz anlatır:
Vefatlarından sonra içerisine Rasûlullah’ın ve babamın defnedildiği evime girerken “Nasıl olsa burada yatan eşim ve babamdır” der ve dış elbiselerimi rahatlıkla çıkarırdım. Ama ne zaman ki yanlarına Ömer de defnedildi, yemin olsun, Ömer’den hayâ ettiğim için o odaya artık hep üzerimde dış elbisem olduğu halde girdim.” (İmam Ahmed)
Bir ölüden hayâ etmek, sanki seni görüyormuş gibi onu dikkate alarak ondan utanmak da ne demek?
Acaba bu rivayeti bugünün kızları, kadınları anlayabilir mi?
"İnsan, elini veya ayağını sıcak suya ilk dokundurduğu anda önce biraz acı çeker, sonra zaman içerisinde eli o sıcaklığa alışır.
KALP de kendisine zarar veren şeylere ilk muhatap olduğunda önce biraz zarar görür, sonra zaman içerisinde ona alışır. Bu gün kalbimize zarar veren nice şeyler var:
• Televizyon
• İnternet
• Gıybet mahalli olan gereksiz oturumlar
• Boş birliktelikler...
Tüm bunlar, manevî açıdan kalbimize ciddi anlamda zarar veren şeylerdir. Ama birkaç kez bunlarla hem dem olunca kalbimiz onlara alışıyor ve artık onlardan gelen zararları "hissedemiyor". Tıpkı elimizin sıcak suyu zamanla hissedemediği gibi...
Bir şeyin kalbinize zarar verip-vermediğini bilmek istiyorsanız, bir süre ondan uzak kalın ve sonra tekrar ona bakın. İlk gördüğünüzde -eğer fıtratınız bozulmamışsa- ondan rahatsız olacaksınız. İşte bu şey, böylesi bir durumda kalbiniz için zararlıdır, ondan uzak durun.
Birisi alışmıştır; artık hissetmez. Diğeri alışmadığı için rahatsızlık duyar.
Tavsiyem; kötülüğü terk etmek için uğraş vermektense, kötülüğe hiç alışmamak daha kolaydır."
Kitap, küçük çaplı ve sayfa sayısı az olduğundan sıkılmanız pek mümkün değil. Üstelik Tevhidi öğrenmek için çabalayan herkese tavsiye edebileceğim en iyi kitaplardan birisi. Tevhid; La ilahe illallah demektir ve "La ilahe illallah" Allah'tan başka "hiçbir" ilah'ın olmaması anlamına gelir. Bu yüzden kitabın içeriğinde Tevhidi öğrenirken dikkat edilmesi gereken hususlardan titizlikle bahsedilmektedir. Ben severek ve bu kitapla ilmimi arttırarak okudum. Hamdolsun. Sizlere de özellikle okumanız için tavsiye ediyorum ve kitabın içeriğinden iki hadis ile yorumumu sonlandırıyorum.
* "La ilâhe illallâh diyen ve bununla Allah'ın vechini (yüzünü) arzulayan kimseye, Allah cehennemi haram kılmıştır. (Buhari, 425)
* "La ilâhe illallâh deyip de sonra bu söz üzere ölen her kul, muhakkak ki cennete girer. (Buhari, 5827)
İhtilaflı konular bir kenara yazarın bu kitabında katılmadığım fikirleri ve eksik ifade edilen bazı yerler var.
<Elbette ki Kur’ân’ın avam tarafından anlaşılamayacak yönleri vardır. Bu doğrudur; ama bunlar genele bakıldığında Kur’ân’ın çok az bir kısmını teşkil etmektedir.>
Kur'an'ın mealini okuyan harhangi biri okuduğu
Tevbenin kabulü için gereken şartları, tevbenin kabulünde Salih amellerin önemini, gerçekten / samimiyetle tevbe etmiş olmak için ne yapmamız gerektiğini delilleriyle, açık-anlaşılır bir dille anlatan 32 sayfalık, makale gibi bir eser.