》Okumadığın gün karanlıktasın. Nuri Pakdil
》Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır. İsmet Özel
》Kıyamet günü Allah'a Anlamlı ve Onurlu Bir Hikâye
Anlatabilmeliyim..
...Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?
Fezada dipsiz sükût, duyulmazın sesi mi?
Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi, sen!
Sana yönelsin diye icat eden kalbi, sen!
Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!
Azap var mı âlemde fikir çilesine eş?
Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?
Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum!
Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?..
" Sığ suları
en hafif
rüzgârlar bile
coşturabiliyor.
Derin denizleri ise
ancak derin sevdalar.
Anladım ki,
derin ve esrarengiz olan
her şey susuyor.
Anladım kisusan her şeyderin ve heybetli ."
Allah Şuayip Peygamberi gözleri görmez olarak
yarattı. Şuayip ona razı oldu. Aziz kulların yüzlerini
göremiyordu, ama mana âleminde görüyordu. Bu zahirde hoş olur. Bir şey eline geçmeyince, ona da razı
olur. Ama razı olmak için derler ki , insan ağırbaşlıolsun ve aklını yokluk üzüntüsü ile uğraştırmasın .
Eyüp Peygamber, bedeninde yara açan o böceklere
razı olmuştu; gönlünü hep onlara vermişti. Düşünmüyordu ki, bu daha ne zamana kadar sürecek? Yahut, “Ya Rabbi bu ıstırabın ne zamana kadar süreceğini bana bildir!” demiyordu.
Dara düşmenin, düşülen darlıkla ilgisi yoktur . Daradüşenin neyle sınandığını anlamakla ilgili bir sorumluluk vardır . Bu sınav bunu anlayarak geçer. Darlığı aydınlığa kavuşur.