Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kalb i Mecruh

Kalb i Mecruh
@Kahveyemeftun
》Okumadığın gün karanlıktasın. Nuri Pakdil 》Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır. İsmet Özel 》" Rabbim, beni sen sevinceye kadar değiştir . "
Meltemin estiği gökyüzünde seni bekleyen özgürlük var.. Gel gör ki sen; "Ya düşersem?" diye sorup duruyorsun. Peki canımın içi, Ya uçarsan? ✨️ // Alıntı
Reklam
Birisi ile sohbet etmek canı onun rengine boyar. Yani insan konuştuğu, arkadaş edindiği kişinin huyunu benimser. Yıldızlar, gökyüzü ile konuşup görüştükleri için güzelleştiler, nurlu, güzel bir yüze sahip oldular. ✨️ |
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
İncinenlere “inşirah” bahşediliyor. İncitenlerin vay haline..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
" Ne kadar da sevimli seni görünce ölüm Bir kuşun kanadına gülü bağlayamazsın .. "
Sayfa 61 - E-KitapKitabı okuyor
Biraz dinlen ve yürü, kabuğuna dön, uyan İnandığın her vuslat bir ayrılık dağıdır Toprağa bak, gülümse, müsterih ol ve dayan Hayat, bir inkisarın mutlu karanlığıdır..
Sayfa 61 - E-KitapKitabı okuyor
Reklam
Her birimiz aslında illüzyon olan, gerçeklik algımızı yitirdiğimiz bir ortamda; sanal ortamda oradan oraya tıklıyoruz durmaksızın. Sonra nihayet başımızı kaldırınca dijitalden, nasıl da geçmiş zaman anlamadım, diyoruz. Her yerimizin tutulmasından şikâyetleniyoruz. Yarınki sınava çalışamamış oluyor çocuklar. Babalar namazı kaçırıyor bazen, anneler yemeğin dibini tutturuyor. Elimizde koca bir hiçle kalakalıyoruz ortada. Zaman ve mekân algımızı yitiriyoruz. Resme uzaktan bakmaya başlamalıyız evvela . Hepimiz birbirimizin aynı olmuşuz. Anneler, babalar ve çocuklar. Dolaptan mumları çıkarıp gölgelere kahkahamız çarpsın istiyorsak sormalıyız kendimize: Dijital ortam, harikalar diyarı mı gerçekten? Ve cevabımız hayırsa, hatayı durmaksızın başkalarına yüklemeyi bırakmalı, henüz genç olmuş evlatlarımızdan kendi tecrübe ve olgunluğumuzu beklemek yerine yol göstermeliyiz onlara. Başka delikler açmalıyız, en az tavşan deliği kadar ilgilerini çekecek. Konuşmalı, anlamalı, dinlemeli ve en önemlisi hatırlamalıyız. Bugünkü aklımıza geçmişteki toyluğumuz sayesinde kavuştuk. Onlar da bizim gibi. Evlatlarımız. Düşecekler, kalkacaklar, internette gezecekler, arkadaşlarıyla boş muhabbetler yapacaklar. Sonra her biri tecrübe olacak. Akıllanacaklar. Bütün bunlar olurken bizim durduğumuz yer de bizim aklımız ölçüsünde olacak. Ya söylenecek, üzülecek, eskiyi özleyeceğiz durmadan. Yahut dertlenecek ve derdimizle çözüm üretecek, anlayacak, anlatacak, gülümseyecek ve kendi harikalar diyarlarını inşa etmelerine yardım edeceğiz.Hangisi?
Biz yetişkinlerin çoğu cümlesi “ eskiden ” diye başlıyor artık. Bir mum alevini bile özlediğimiz günlere geldik. Bununla birlikte yârdan ve serden geçemeyişimiz hayatın en büyük ironisi.
İnsan , inşa etme gayretiyle donatılmış bir varlık. Fakat aynı zamanda nisyan. Unutmaya meyyal. İmar etmeyi çok iyi biliyor da imar etmesi gerekenin evvela kendisi olduğunu unutuyor nedense. Ne yapacağım, ne yapmalıyım, diye dört dönerken hayatın ortasında; düzeltmeye önce kendimden başlamalıyım, demeyi hatırlayamıyor bir türlü. Önce kendimden. Okları fırlatmadan, dikenlerimi savurmadan önce karşıma bir ayna alıp kendi içime,kendiliğime, içimdeki öze bakacağım evvela. Bakmalıyım..
❝ Bir Kalbiniz Vardır, Onu Hatırlayınız..
İsmet Özel’in çok sevdiğim bir şiiri şu dizelerle bitiyor: “Herkesin bir bahanesi var, senin yok / biraz bekleyebilirsin, daha sonra / burada kalamazsın, başa dönemezsin / ama dön / eve dön! şarkıya dön! kalbine dön! ... Ev deyince hepimiz yanından dere akan, yaz kış bacası tüten o tek katlı yapıyı resmediyoruz hâlâ. Eski şarkılarımız yenileri
Sayfa 18 - E-KitapKitabı okuyor
Şunu muhakkak hatırlatmalıyız kendimize; hayatta hiçbir değere tutunmadan, yalnız kendi nefsimiz için yaşayarak doyumsuzluğa ve bencilliğe yaklaşmak bizi insan kılmıyor. Yalana ortak olmak, kafamıza estiği gibi konuşmak, her geçen gün artan bir öfkeyle sağa sola laf saymak da içimizi rahatlatmıyor. Aksine öfkemiz katlanıp büyüyor, insani değerlerimizse yok olmaya yüz tutmuş . Bu kavga bizim hiçbir şeyimiz olmaz. Oturduğumuz yerden ahkâm kesmekle de duyar kazanılmaz. Bazen susmak konuşmaktan iyidir . Çoğu zaman susmak, konuşmaktan çok daha iyidir .
Sayfa 17 - E-KitapKitabı okuyor
Reklam
Şimdilerde güzel tavırlar abesle iştigal ediyor . Geçen gün sosyal medyada gezinirken bir paylaşım gördüm. Bir arkadaşım yanlış bir bilgi paylaşmış, ötekisi altına doğrusunu yazmış. Yanlış paylaşım yapan bilmiyordum teşekkürler minvalinde bir cevap verince doğru yanıtı veren de rica ederim, demiş. Peki, bu gayet sıradan diyalog nasıl mı benim karşıma çıktı. Bu iki arkadaşı yanıtlayan bir başkası sayesinde. O “bir başkası” şöyle söylüyordu bu diyaloğa cevabında: “Hayret, neden birbirinize küfür ya da hakaret etmediniz?” Ve bu cevap öylesi komik bulunmuştu ki binlerce beğeni almış, çok beğeni alan cümlelerin paylaşıldığı bir platforma düşmüştü. Anlayacağımız artık iki kişi birbiriyle dostane sohbet gerçekleştirdiğinde yadırgıyorduk bunu. Komiklik algımız bile bambaşka bir boyuttaydı.
Sayfa 16 - E-KitapKitabı okuyor
Evvela, kalp kırmanın Kâbe yıkmaktan kötü olduğunu duyarak büyümüştük. İnsanlar hakkında hüküm vermekten imtina eder, biz gibi olmayanı yaftalamaktan uzak dururduk. Fakat sonra “Biz büyüdük ve değişti dünya.
Sayfa 15 - E-KitapKitabı okuyor
8,8bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.