Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat Kaplan

Murat Kaplan
@MuratKaplan68
Reklamcı
Lise
Erzurum
18 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Toplumun esaretindeki insan
.... Kemiklerimiz atalarımızınkinden muhtemelen ayırt edilemeyeceği gibi çağlar boyuca meydana gelen gelişmeler de insanoğlunun varlığının temel yasalarını oldukça az etkilemiştir...
Sayfa 8 - Dorlion YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Baktığı yeri kirletenler..
... Kaymakamın bu ziyareti Yusuf üzerinde hiç hoş olmayan bir tesir bırakmıştı. Onun, baktığı yeri kirletiyormuş hissini veren yapışkan mavi gözleri ve masanın üzerine yerleşip bir müddet orada kımıldayan korkunç derecede çirkin elleri, bir türlü zihninden çıkmıyordu... ...
Sayfa 166 - YKYKitabı okudu
Yetmedi
Bir ömür ile yetmedi seni sevmeye. Bana iki ömür daha yolla mektubunla..
Sayfa 128 - EverestKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Esintisinde hayatımın
Saçlarını kestirdiğinde bir telini benim için sakla..
Sayfa 126 - EverestKitabı okudu
Oku, sonrada unut beni "yeniden, yenilen"
Merak etme beni. Dert etme beni.Birine "iyiyim"der gibi, sarılır gibi birine, öper gibi birini. Gözlerini kapatır gibi. Ellerini nereye koyacağını bilmez gibi. Zerefşan gibi, meşe palamudu gibi, sakura gibi, kum zambağı gibi, çöllerin çölü gibi... bir derdi içeride tutar gibi unut beni artık..
Sayfa 104 - EverestKitabı okudu
Reklam
Haliniz susmak mı, konuşmak mı?
Bizi içeriye hapsetmişlerdi, harfleri de kağıda. Yazmak, konuşmanın susturulmuş, bir kağıt üzerine hapsedilmiş halinden başka neydi ki zaten..
Sayfa 94 - EverestKitabı okudu
Zamanında gelmeli..
Ölüm gideceği yere gitmeden sıkıntısını gönderirmiş..
Sayfa 69 - EverestKitabı okudu
Her şey yeryüzünde..!
Çünkü dünya da iyi kötü bir şey arayan herkes gökyüzüne değil yeryüzüne bakmalıydı..
Sayfa 46 - EverestKitabı okudu
Ömrünü ütülemeyi unutma!
Hiç ütü yüzü görmemiş bir ömürden arta kalmış gibi..
Sayfa 38 - EverestKitabı okudu
Gökyüzü
Gökyüzünü aylar sonra ilk kez görüyordu muhtemelen. Yutkundum bu haline. Altında yaşayıp durduğumuz gökyüzü bu kadar mı kıymetliydi, diye düşündüm.içime bir şeyler oturdu.. ...Sanki epeydir burada değil, çok başka bir yerde, zamanın iyiden iyiye silikleştiği, bir trenin ağır ağır ilerlediği, yanından bir nehir aktığı tenha bir kanyonda yaşıyor gibiydi..
Sayfa 35 - EverestKitabı okudu
Reklam
Kaymakam
Ule şu isyankara bak, diye bağırdı, ule sen ne haddini bilmez, serkeş bir kulsun! Ule kul kısmının toprağa dikili ağaçtan farkı ne ki, karşımda dikilenirsin? Ule toprağı satan Ağa, onda çalışan canları da tüm satmaz mı ki, biz Sorikoğlu'na kul olmazık, diye direnirsin?
Sayfa 213 - CanKitabı okudu
Dayanışmanın Gücü
Toprağı elbirliği ile işlemek, bizi birbirimize akraba etmişti sanki.
Sayfa 174 - CanKitabı okudu
Seni aramıza aldığımıza pişman etme bizi kardaş, dedi. Bebe bile, elinden lokmasını alana karşı koyar. Malımıza el atacaklar da, biz boyun eğip susacak mıyık sanırsın? Elbette ki direneceğiz. Senin şaşkınlığın, inanmazlığın kulluğundan gelir. Bu yaşa dek, hep şıhlara, ağalara kulluk ettiğinden, başka türlü yaşanabileceğini aklına sığdıramazsın. Güvensizliğin bundandır. Gel gör ki, toprağın olanda sende denişeceksin. Toprak, en ödelek kişiyi yüreklendirir...
Sayfa 162 - CanKitabı okudu
Değirmenci Cano Anlatıyor
Kara saçları gök ışıltılı idi, anasının saçları kimi. Kömür gözleri ocak alevi kimi yanardı. Dudakları Şirvan narından kırmızı idi. Gülünce inci dizileri dökülecek sanırdın ağzından. Kaşları çatıldı mı, hançer olup yüreğine saplanacak, diye korkardın. Dişi bitmemiş yetim kaldı anasından. Ufacık, kara bir kuzu kimi emekler buldum savaş dönüşú. Ama ceyran kimi tımarlı, canavar kimi yabani yetiştirmişim onu. Dersini gülden yumuşak, bileğini çelikten sert etmişim.
Sayfa 7 - CanKitabı okudu
Parçala Niyazi
Bedeninde açtığı her iz, her çizik onun karakollarda yiyeceği dayakların korkusuyla kendi canında açtığı birer intihar denemesiydi. İçine düştüğü çaresizliklerin, bunalımlı yalnızlıkların birer anısı; jilet bıçak, ustura ağızları ile kendi tenine yazdığı, kendi tenine düşürdüğü birer korku ve işkence güncesiydi.
Sayfa 125 - Kaynak
Kardeşin Kahbeliği
" Bana yalnızca adını şöyle, kahbeliği tarif etmiş olursun" deyince yüzü kıp kırmızı oldu.
Sayfa 113 - Kaynak
Reklam
Ölüm Çiçeği Eno
Eno en çok kendisiyle konuşur. Prangalarla dertleşir. Bazen onlarla kavga bile eder. Sonra yine acı, keder ve hüzün gelir oturur yüzüne onun. Türkülerine pranga zincirlerinin şangırtısı katılır. Bazen kötünün kötüsünden iyi gelir prangalar ona. Çünkü prangaların dili yoktur, insanı yaralayacak. Onlar bıkıp usanmadan dinleyebilir Eno'yu çünkü.
Sayfa 71 - Kaynak
Güneşe hasret beton
Bu hücreler ilk temel atımında gördükleri güneşle duruyorlar.
Sayfa 25 - Kaynak
Canı Çok Yanıyor
Gözlerim bağlı olduğundan, onun vuruşlarına karşı hazırlıksızım. İnsan, yiyeceği tokatla tekmenin geliş yönünü önceden kestiremezse, bilmezse, canı daha çok yanıyor. Sinir sistemim, yumruğun ineceği bölgeye uyarısını zamanında yapamıyor çünkü.
Sayfa 15 - Kaynak
Mutlaka okunmalı
"Bu çocuğu okutacaksınız muhtar! Giderlerin köy sandığından karşılayıp okutacaksınız! ık mık anlamam, o-ku-ta-caksınız!
Sayfa 282 - LiteratürKitabı okudu