"Kişinin imtihanı ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz oruç sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur."
(Buhari, Mevâkitü's-Salât, 4)
Nefsini muhasebe edebilen, geliş ve gidişindeki gayeyi duyan; gönlünü bir yere verip muhabbet tedarik eden, o muhabbet dolayısıyla saygı, hürmet ve korkusu bulunan, aciz insandan tehaşi etmez (korkup çekinmez).
Yeşil Efendi
İnsanın gönlü bir yere bağlı değilse her şeyden korkar. Önce kendi nefsine sonra herkese kul olabilir diyor sanırım.
Hiç kimse, kime veya neye inanacağını, kime veya neye hürmet ve rivayet edeceğini bilemiyor. Herkes her şeyi biliyor. Fakat hiç kimse bir şey yapmaya muvaffak olamıyor. Bununla beraber her yerde ve her meselede ortaya çıkan çeşit çeşit kurtarıcıların/ıslahatçıların da haddi hesabı yok.
Said Halim Paşa, Buhranlarımız, s:103
"Eğer bütün okuduğunuz kitaplar, kendi kapasitenizi aşmayan kitaplarsa bu sizi bir okuyucu olarak ileri götürmeyecektir. Sizi ve boyunuzu aşan kitapları elinize almalısınız. Ancak bu tür kitaplar, zihninizi zorlayıcıdır. Ve zihninizi zorlamadıkça, öğrenemezsiniz."
(Mezid Kardeşten)
Mortimer J. Adler, Kitapları Nasıl Okumalı, s.340
Bereket zorluk ve sıkıntının ardında gizlidir, diyor sanırım.
Bir akıl ki nefse uşaktır ona akıl denmez!
Yeşil Efendi.
Menfaatine kollamaya (rasyo) akıl denmez. Zira bu yeti hayvanda da bulunur. AKIL hayra, hayırlıya gidebilme yeteneğidir, diyor olabilir.
İnsanlar vardır;
Soğuk duvarlar misali
Gülümsemenin sıcaklığını bilmezler,
Bilseler de sevmezler…
İnsanlar vardır;
Gelip geçerler hayatlarımızdan Kimi depremlerle gider,
Kimi fırtınalarla…
Ben kalanlardan yanayım.
Gitmeyenlerin sadakatini ve sabrını severim,
Sarılıp bırakmayanların sıcaklığını..
Televizyon kültürü diye bir mefhum tanimiyorum! TV, aylak, şuuru iğdiş edilmiş, hiçbir zaman okumak ve düşünmek alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam için icaat edilmiş bir nevi afyondur