Biliyorsun. Hala birine aşık olabilirim. Sana hiç benzemeyen çocuklarım olur. Adının hiç anılmadığı bir hayat kurarım. Hayalimdeki yüzünü eskitir zaman…
Biliyorsun. Herkes bir yolunu bulup tamamlanır aslında. Herkes unutur… Babanın cüzdanından çaldığın paralar gibidir bazı şeyler, belli oluncaya kadar devam edilir…
Biliyorsun. Unutabilirim. Zaten ben kimleri unuttum. Onlardan biri olur, hayatımın en kullanılmayan yerine kaldırılır suretin. Tozlanırsın. Üzerin örtülür…
Biliyorsun. Seni sevdim. Bir gün kör olsaydın da severdim. Ellerin olmasaydı mesela. Ellerin olmasa sen bile kendini sevmezdin oysa…
Biliyorsun. Kimsenin tek bir seçeneği yok bu hayatta. Hala seni bana unutturacak insanlar tanıyabilirim. Başka bir ses kazınır kulaklarıma…
Biliyorsun. Herkesin kendini kurtaracak bahanesi var aslında. Oysa, oysa ölene kadar sevebilirdim seni eğer biraz yardım etseydin bana…
Ben onu unutamıyorum
Ben bugünde de yaşayamıyorum
Ben bugüne ait değilim
Ben geçmişte kalmış biriyim
Benim yarınım var mı onu bile bilmiyorum
O geçmişin yüküyle daha fazla yaşayabilir miyim onu da bilmiyorum
Ama ben bugüne ait değilim
Sana ne demeliyim bilmiyorum!
Güneşim desem, güneş batıyor…
Hayatım desem, hayat kısa…
Gülüm desem, o da soluyor…
Sana “canım” demeliyim,
Çünkü bu can seninle yanıyor.
Nazım Hikmet Ran
Sana canım diyemem sevgili, canını hiçe sayan biri için can nedir ki? Ben sana hasretim derim, ücra köşelerde sakladığım hasretimsin sen benim.
Adını şiirlere döktüğüm, resmini kitaplarımın arasında sakladığım sevdamsın sen benim. Sana aşkım diyemem sevgili, aşklar hep hüzün dolu biter, sana sevda derim sevgili, gördüğümde kalbimi attıran kapkara gözlerin olur.
~Lâ-edrî