Ölmüşe karşı beslenen duygu , yani şefkat ve düşmanlık duygularını , sevilen kimsenin ölümü karşısında kendini yas ve doyum biçiminde anlatmaya çalışır , bu karşıt duygular arasında doğal bir çatışma baş gösterir ; bunların bir tanesi , yani düşmanlık duygusu , tümüyle ya da büyük ölçüde bilinç dışı olduğu için , bu çatışma ( örneğin sevdiğimiz bir kimsenin bizi incittiği zaman onu bağışlamamızda olduğu gibi ) düşmanlık ya da şefkat biçiminde bilinçli bir ayırmayla sonuçlanamaz . ( Bilinçsizce hissettiğimiz ve birbirle çatışan duyguların arasında kalıyoruz . Ölümün bile etkileri en çok yaşayana . )
Her yeni gün iyi bir kitapla karşılaşma ihtimali , dünyanın saçmalığına rağmen hayatta kalmakta ısrar etmemin en önemli nedenidir . İyi bir kitabın vadettiği güzellikleri başka ne , kim vadedebilir ?