Kadın kendini geri kazanmalı, kimliğini erkeğin kimliğine bağımlı kılmaktan vazgeçmeli. Çünkü kadını baskı altında tutan yalnızca erkek değildir, yaşamının sorumluluğunu ele almayan kadın kendi kendine de baskı uygular.
Mustafa Kemal, Türk kadınına çağdaş bir konum kazandırma düşüncesini uygulamaya, hem de Kurtuluş Savaşı'nın en umutsuz günlerinde başlamıştı!
Düşman Ankara'ya doğru ilerliyor, hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınması önerileri yapılıyordu. Milletvekilerinin önemli bir kesimi, kadının "vatandaş" sayılmasına bile karşı idi.
Atatürk, "kadın ve erkek" Türk insanına verilecek eğitimin ilkelerinin saptanması amacıyla, ilk öğretmenler kurultayını işte bu ortamda topladı!...
"Haksızlığa karşı durmayı bilmiyorlar. Hep karanlıkta yaşamışlar. Aydınlık diye bir şeyden haberleri yok. Gözleri var ama, gözün ardında, görmelerini sağlayacak ışıkları yok. Kulakları var ama, duyduklarını seçecek bilgileri yok."