Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
youtu.be/LgT1JBlg4zU?si=...
Kaç bahar gezdim, gönül düzde
Yâr edip yelleri
Kâr değil bu derdiğim güller
Yağdı dikenleri
Kaldım bir başıma
Bu dert beni öldürmez de süründürür aman
Yaktım genç yaşımı
Bu matemi kalbim zevk ediyor, onduramaz
Erkek kadına dedi ki:
Seni seviyorum, ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki: Seni seviyorum, ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beşyüz yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki: Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
Ve artık biliyorum:
Toprağın Yüzü güneşli bir ana gibi
En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini... Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olanın parmaklarına başımı kurtarmam kâbil değil!
Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak...
Sen yürümelisin, beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR