Ama insan hayatında bir noktaya gelindiğinde çirkinle güzelin aşağı yukarı aynı amaca hizmet ettiğini, bakılan herhangi bir şeyin gemlenemeyen bedensel duyularla zihnin bölük pörçük parçalarının asılacağı bir kanca olduğunu artık biliyordu.
İçinde bir ateş vardı.
Ateş onu ısıtacak mıydı yoksa yok mu edecekti, bilemiyordu.
Derken anladı.
Ateşlerin nedeni yoktu.
Nedeni ancak o yaratırdı.
Güç ondaydı.
Bir yerde uzun zaman kaldığınızda, dünyanın ne kadar büyük ve uçsuz bucaksız olduğunu unutuyordunuz. O enlem ve boylamların uzunluğunu algılayamıyordunuz. Kendi içimizdeki uçsuz bucaksızlığı da algılayamadığımız gibi, diye düşündü Nora.